Biyoçeşitliliği Etkileyen Paleocoğrafya

Dünya’nın jeolojik zamanlar içinde geçirdiği değişimler, canlı çeşitliliğini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu değişimlerin başlıcaları kıtaların hareketi ve iklim değişiklikleridir.

a- Kıtaların Hareketi

Günümüzden yaklaşık 250 milyon yıl önce bütün kıtalar birleşikti. Pangea adı verilen bu kıtada yaşayan canlılar arasında bir etkileşim vardı.

Pangea önce iki parçaya bölündü. Bu parçalardan kuzeydekine Lawrasya (Lavrasya), güneydekine Gondwana (Gondvana) denilmektedir. Sonraki süreçte Kuzey Amerika Avrupa’dan, Güney Amerika ve Avustralya Afrika’dan koparak uzaklaştı (Şekil 1.1). Bu kıtaların birbirinden uzaklaşması sonucunda bazı hayvanların göç yolları ve birçok canlı türünün etkileşimi ortadan kalktı.

Şekil 1.1 Günümüzden 250 milyon yıl önce bir arada olan karaların birbirinden uzaklaşması biyoçeşitliliği önemli ölçüde etkilemiştir. (pubs.usgs.gov)
Şekil 1.1 Günümüzden 250 milyon yıl önce bir arada olan karaların birbirinden uzaklaşması biyoçeşitliliği önemli ölçüde etkilemiştir. (pubs.usgs.gov)

Günümüzde Güney Amerika, Afrika, Hindistan, Avustralya ile Antarktika’da görülen bitki ve hayvan fosilleri, bunların bir dönem aynı coğrafi koşullarda yaşadığını ortaya koymaktadır.

Antarktika’nın bu kıtalardan koparak güney kutbuna doğru hareket etmesi biyoçeşitlilik açısından önemlidir. Bu kıtada görülen bitki ve hayvan fosilleri, Antarktika’da bir dönem bitki ve hayvanların yaşamasına elverişli koşulların bulunduğunu ve kıtada zengin bir biyoçeşitliliğin olduğunu ortaya koymaktadır. Güney kutbuna doğru hareket eden bu kıtadaki canlı türlerinin tümü yok olmuş ve kıtanın yüzeyi buzullarla kaplanmıştır.

Kara kütlelerinin birleşmesi de biyoçeşitlilik açısından önem taşımaktadır. Afrika kıtası ile birleşik olan Hindistan Levhası, buradan koparak Avrasya ile birleşmiştir. Bunun sonucunda Afrika ile bu kara parçasında yaşayan canlılar arasındaki bağlar koparken diğer yandan Hindistan kara kütlesi ile Avrasya karasında yaşayan canlılar arasında bir etkileşim başlamıştır.

Levha hareketlerinin biyoçeşitliliğe diğer bir etkisi de deniz altında olan tabakaların su yüzeyine çıkarak karasal yaşam alanına dönüşmesidir. Örneğin Avrasya ile Afrika, Arabistan ve Hindistan levhaları arasında yer alan Tethys (Tetis) Denizi’nin tabanındaki tortul tabakalar, bu levhaların birbirine yaklaşması sonucu su yüzeyine çıkmıştır.

Bunun sonucunda bir su ekosistemi yok olmuş ve bu ortam kara canlılarının yaşadığı bir alana dönüşmüştür. Bazı yerlerde ise kara alanı sular altında kalmıştır. Örneğin Türkiye ile Yunanistan arasında yer alan Egeid kara parçası çökmeler sonucu deniz hâline gelmiştir. Böylece karada yaşayan canlılar yok olmuş, bu alanda deniz canlıları yaşamaya başlamıştır.

b- İklim Değişlikleri

Her canlı türünün uyum gösterdiği sıcaklık ve yağış koşulları vardır. Sıcaklığa göre sıcak, ılıman ve soğuk bölge canlıları ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde yağıştan dolayı suya çok, orta derecede ve az ihtiyaç duyan canlılar vardır. Buna göre her iklim bölgesine uyum göstermiş canlı türleri bulunmaktadır: Kutup tilkisinin kutup ikliminin etkili olduğu yerlerde yaşaması gibi.

İklim koşullarındaki değişiklikler, canlılardan bir kısmının göç etmesine, bazılarının değişen koşullara adapte olmasına, bir kısmının da yok olmasına neden olmaktadır.

Jeolojik zamanlar boyunca birçok kez iklim değişikliği yaşanmış, bu olaylar sonucunda birçok canlı türü yok olmuştur. Dinozorlar (Resim 1.1) ve mamutlar, yok olan canlı türlerindendir.

Resim 1.1 Dinozorlar İkinci Jeolojik Zaman’da yaşamış canlılardandır.
Resim 1.1 Dinozorlar İkinci Jeolojik Zaman’da yaşamış canlılardandır.

Jeolojik zamanlar içinde  en son iklim değişikliği Kuaterner’de (Dördüncü Jeolojik Zaman) gerçekleşmiştir. Kuaterner’in başlarında dört kez küresel soğuma gerçekleşmiş, bunun sonucunda buzul dönemleri yaşanmıştır. Bu dönemlerde kutuplarda ve dağlardaki buzulların alanı genişlemiş (Harita 1.1), bazı canlı türleri daha sıcak bölgelere göç ederken bazı canlı türleri yok olmuştur. Değişen koşullara adapte olan canlı türleri ise varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir.

Harita 1.1 Günümüzden 18.000 yıl önce buzulların kapladığı alan
Harita 1.1 Günümüzden 18.000 yıl önce buzulların kapladığı alan

Buzul dönemlerinin diğer bir etkisi ise kıyı seviyesinin değişmesi şeklinde olmuştur. Denizlerden buharlaşan suyun önemli bir kısmı, karalara kar şeklinde düşmüş, akışa geçmeyen ve denizlere tekrar dönmeyen bu sular, deniz seviyesinin çekilmesine neden olmuştur. Böylece kıyılarda yaşayan canlıların yaşam alanı değişmiş, kara canlıları denizlere doğru ilerlemiştir.

Deniz seviyesinin çekilmesiyle bazı yerlerde karalar arasındaki boğazlar tamamen kara hâline gelmiştir. Bunun sonucunda karalar arasında canlı göçü başlamış, denizler arasındaki göç yolları kesintiye uğramıştır. Örneğin Bering (Bering) Boğazı’nın buzul dönemlerinde kara hâline gelmesi sonucunda Asya ile Amerika kıtaları arasında göçler gerçekleşmiştir.

Buzulların eridiği dönemlerde ise deniz seviyesi yükselmiş, kıyıların bir kısmı sular altında kalmıştır. Bunun sonucunda kıyıların bir kısmı karasal ekosistemden su ekosistemine dönüşmüş, buzulların eridiği yerler, yaşam alanı hâline gelmiştir. Ayrıca buzul dönemlerinde kara hâline gelmiş olan boğazlar tekrar suyla dolmuş, karalar arasındaki göç yolları kapanırken denizler arasındaki yollar açılmıştır.

Yorum yapın