Doğa ile İnsan Etkileşimi

İnsan ile doğal çevre arasında sürekli bir etkileşim bulunmaktadır. Bu etkileşim insanlık tarihinin ilk aşamalarında doğanın egemenliği şeklinde gerçekleşmiştir.

Bu dönemde insanın doğaya etkisi, yalnızca sınırlı ihtiyaçların giderilmesi şeklinde olmuştur: Avlanma ve bazı bitkilerin toplanması gibi. Bu süreçte insanların doğadan azalttıklarını doğa kısa sayılabilecek bir sürede tekrar üretebilmiştir. Bu nedenle insanlık tarihinin ilk aşamalarında insanın doğaya olumsuz etkisi yok sayılabilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir.

Bu süreçte doğanın insan üzerindeki etkisi ise belirleyici düzeyde olmuştur. Bu nedenle insanlar, iklim koşullarının elverişli olduğu, bitki toplayıp avlanabildikleri yerlerde yaşamışlardır.

İnsanın doğa üzerindeki belirleyici etkisi Sanayi Devrimi’nden sonra gerçekleşmiştir. Artan nüfus ve sanayileşmeye bağlı olarak insanın doğada gerçekleştirdiği tüketim kısa süre içinde doğanın yeniden üretebileceği düzeyin çok üzerine çıkmış, doğadaki bazı unsurlar tükenmiş, bazıları azalmış (Fotoğraf 4.6), bazıları da tükenme noktasına yaklaşmıştır. Ayrıca insanlar, ihtiyaçlarını karşılarken bir yandan da çevreyi kirleterek doğaya zarar vermektedirler.

Fotoğraf 4.6 Tahribat sonucu bazı yerlerde ormanlar azalmaktadır.
Fotoğraf 4.6 Tahribat sonucu bazı yerlerde ormanlar azalmaktadır.

İnsanların olumsuz etkilerde bulundukları ortamlardan biri de atmosferdir. Fosil yakıtların yakılması ve ormanların yok edilmesi atmosferdeki karbondioksit oranını artırmaktadır. Bu gazların artması, yerden uzaya yansıyan ışınların tekrar yere dönmesine neden olmakta ve sera etkisi yaratmaktadır.

Bu durum yeryüzünde sıcaklık birikimine neden olmakta, küresel iklim değişiklikleri yaşanmaktadır. Küresel ısınmanın başlıca etkileri buzulların erimesi (Fotoğraf 4.7), kuraklık, deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak bazı kıyıların sular altında kalması, orman yangınlarının çıkması ve bazı türlerin azalmasıdır. Bilim insanları, günümüzde yeryüzündeki sıcaklık birikiminin devam ettiğini belirmektedirler.

Fotoğraf 4.7 Küresel ısınmanın sonuçlarından biri buzulların erimesidir.
Fotoğraf 4.7 Küresel ısınmanın sonuçlarından biri buzulların erimesidir.

İnsanlar, çeşitli etkinliklerle ozon tabakasına da etkide bulunmaktadırlar. Buzdolaplarının, klimaların, deodorantların ve sanayide temizleyici olarak ihtiyaç duyulan kimyasal çözücülerin üretiminde kullanılan kloroflorokarbonlar ozon tabakasının seyrelmesine neden olmaktadır. Örneğin Antarktika kıtasının bulunduğu yerde ozon tabakasında incelme tespit edilmiştir.

(Fotoğraf 4.8). Bu katmanın seyrelmesi yeryüzüne ulaşan ultraviyole ışınlarının artmasına neden olmaktadır. Bu ışınlar, gözlerde katarakt rahatsızlığına, cilt kanserine ve bağışıklık sisteminde bozulmalara neden olmaktadır.

Fotoğraf 4.8 Ozon tabakasının seyreldiği yerlerden biri Antarktika’nın üzeridir (Mor renkli alan, seyrelen kısmı göstermektedir.).
Fotoğraf 4.8 Ozon tabakasının seyreldiği yerlerden biri Antarktika’nın üzeridir (Mor renkli alan, seyrelen kısmı göstermektedir.).

İnsanlar, ayrıca başta fosil yakıtların yakılması olmak üzere çeşitli kirleticilerle atmosferin yapısını değiştirmektedirler.

Örneğin Bangladeş, Hindistan, Mısır ve Afganistan fosil yakıt kullanımından dolayı hava kirliliği fazla olan ülkelerdir. Ülkemizde ise başta Ankara, İzmir, İzmit ve İstanbul gibi sanayileşmiş şehirlerde hava kirliliği yaşanmaktadır. Hava kirliliğine bağlı olarak asit yağmurları oluşmakta, canlı ve cansız varlıklar zarar görmektedir.

Fotoğraf 4.9 Arazinin yanlış kullanımı sonucunda toprak örtüsü hızla taşınmaktadır.
Fotoğraf 4.9 Arazinin yanlış kullanımı sonucunda toprak örtüsü hızla taşınmaktadır.

Maden çıkarmak için yeryüzünü değiştiren, aynı zamanda canlılara zarar veren insanlar, litosfere de müdahalede bulunmaktadır. Toprak erozyonu, insanın litosfere etkilerindendir. Hayvanların çayır ve meralarda erken ve aşırı otlatılması, doğal bitki örtüsünün yok edilmesi, tarlaların nadasa bırakılması ve tarlaların eğim yönünde sürülmesi toprak erozyonunun (Fotoğraf 4.9) başlıca nedenleridir.

Bu tür erozyonun hızı toprak oluşum hızından fazladır. Bu nedenle toprak erozyonu sonucu toprak örtüsü hızla incelmekte ve bir süre sonra üzerinde bitki yetişmeyecek duruma gelmektedir.

Fotoğraf 4.10 Bir heyelan olayı
Fotoğraf 4.10 Bir heyelan olayı

Bitki örtüsünün tahrip edilmesi, heyelan tehlikesi olan yamaçlarda kazı yapılması veya bu alanlarda yol yapılması sonucunda heyelan (Fotoğraf 4.10) meydana  gelmekte,  böyle ce insan litosfere müdahalede bulunmaktadır. Heyelan sonucunda ise can ve mal kayıpları meydana gelmektedir.

İnsanın müdahale ettiği ortamlardan biri de hidrosferdir. Çeşitli kimyasallarla kirletilen sular, önemli ölçüde kullanılamaz duruma gelmektedir. Böylece bir yandan yeryüzündeki kullanılabilir suların miktarı azalmakta diğer yandan sularda yaşayan canlılar zarar görmektedir.

Fotoğraf 4.11 Atıklar suların kirlenmesine neden olmaktadır.
Fotoğraf 4.11 Atıklar suların kirlenmesine neden olmaktadır.

Başta sanayi ve kanalizasyon olmak üzere çeşitli atıkların bırakıldığı Ganj Nehri, su kirliliği yoğun olan akarsulardandır (Fotoğraf 4.11). Afganistan, su kirliliğinden dolayı temiz suya ulaşanların oranının düşük olduğu ülkelerdendir. Endonezya’nın Java Adası’nda bulunan Citarum Nehri’nin yüzeyi ise birçok yerde tamamen atıklarla kaplanmıştır. Bu nedenle nehirde yaşayan canlılar azalmıştır. Su kirliliği ülkemizde de önemli sorunlardan biridir.

Ülkemizde birçok gölde ve akarsuda kirlilik tespit edilmiştir. Örneğin Sakarya ve Ergene, suları kirli olan akarsularımızdandır. Su kirliliği, günümüzde küresel bir sorun olarak kabul edilmektedir.

Fotoğraf 4.12 Akdeniz foku nesli tükenmek üzere olan hayvanlardandır.
Fotoğraf 4.12 Akdeniz foku nesli tükenmek üzere olan hayvanlardandır.

Hava, su ve toprağın kirletilmesi aynı zamanda canlıların yaşam ortamının kirletilmesi anlamına gelmektedir. İnsanlar, ayrıca canlılara doğrudan da zarar vermektedirler. Örneğin aşırı avlanma sonucu nesli tükenme noktasına yaklaşan canlılardan biri Akdeniz fokudur (Fotoğraf 4.12). İnsanlar, ayrıca tarım ve yerleşme alanı açmak için bitki örtüsünü tahrip etmekte, ekonomik değeri olan bazı türleri aşırı derecede toplamakta ve çeşitli ihtiyaçları için ormanları yok etmektedirler. Böylece insanlar, ekosisteme zarar vermektedirler.

Bunların yanı sıra insanın biyosfere olumlu etkileri de bulunmaktadır. Ağaçlandırma yaparak yeni orman alanları oluşturmak ve millî park alanı  gibi statülerle belirli alanları koruma altına almak, insanın biyosfere olumlu etkilerindendir. Örneğin ülkemizde 40 tane millî park alanı bulunmaktadır.

İnsan, doğaya zarar verirken aynı zamanda yaşam alanını yok etmektedir. Bu nedenle insanların doğaya saygılı olması ve doğal ortamı koruması gerekir.

Yorum yapın