Yakın tarihte ve günümüzde gerçekleşen göçlerin nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: İşçi, mübadele, beyin, doğa olayları, sosyal olaylar ve savaşlar ile mülteci göçleridir.
a- İşçi Göçleri
Yeryüzünde işçi göçlerinin başlangıç yeri Avrupa’dır. İngiltere’de Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesinden sonra sanayi merkezleri oluşmuştur. Bu sanayi merkezlerinde iş gücüne ihtiyaç duyulmuştur.
Bu ihtiyacı gidermek için kırsal kesimden bu sanayi merkezlerine yoğun bir göç gerçekleşmiştir. İşçi göçünü hızlandıran etmenlerden biri de tarımda makineleşmedir. Tarım alanlarında makinelerin kullanılmasına bağlı olarak onlarca kişinin yaptığı işi, birkaç kişi makinelerle yapacak duruma gelmiştir. Böylece kırsal kesimde yoğun bir işsiz kitle oluşmuştur.
Bu işsiz kitle, sanayi merkezlerindeki iş gücü ihtiyacını gidermek için şehir merkezlerine göç etmişlerdir (Fotoğraf 2.26). Buna göre işçi göçlerinin temel nedeni sanayileşmedir. Günümüzde de bu göçler devam etmektedir. Az gelişmiş ülke ve bölgelerden sanayileşmiş ülke ve bölgelere doğru yoğun bir göç hareketi yaşanmaktadır. Bu nedenle günümüzde yeryüzünün sık nüfuslu yerleri arasında sanayileşmiş bölgeler bulunmaktadır.
b- Mübadele Göçleri
Mübadele göçleri, devletler arasında gerçekleşen anlaşmalar sonucu nüfusun değiştirilmesidir. Mübadele, zorunlu göçlerdendir. Birey ya da toplulukların istekleri göz önünde bulundurulmaz. Bu tür göçlerin diğer bir özelliği ise belirli bir dönemde kitlesel olarak gerçekleşmesidir (Fotoğraf 2.27).
Mübadele göçlerinin tipik örneği Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşmiştir. 30 Ocak 1923’te Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan antlaşmaya göre 1 Mayıs 1923’ten itibaren Türkiye’deki Rum nüfusunun Yunanistan’a, Yunanistan’daki Türk nüfusunun ise Türkiye’ye gelmesi kararlaştırılmıştır. Bulgaristan ile Romanya arasında da bu tür bir göç olayı yaşanmış. 1940 yılında 65 bin Bulgar, Romanya’dan Bulgaristan’a; 110 bin Romen, Bulgaristan’dan Romanya’ya göç etmiştir.
c- Beyin Göçleri
Az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bilimsel araştırma ve teknolojik deneyler yapma olanakları sınırlı, teknik elemana ve bilim insanlarına ödenen ücretler azdır. Bu durumda bilim insanları (Fotoğraf 2.28) ve teknik elemanlar, çalışmalarını daha rahat yapabilecekleri ve daha rahat yaşam koşullarına ulaşabilecekleri ülkelere göç etmektedirler. Bu tür göçler, beyin göçü olarak ifade edilmektedir.
Beyin göçleri, insanlık tarihi boyunca yaşanmış olsa da bu tür göçlerin yoğunluk kazandığı dönem Sanayi Devrimi sonrasıdır. Çünkü Sanayi Devrimi’nden sonra bilimsel ve teknik bilgiler önem kazanmıştır.
En çok beyin göçü veren ülkeler Hindistan, Pakistan, Çin, Filipinler, Cezayir, Fas, Tunus, İran ve Nijerya gibi ülkelerdir. En çok beyin göçü alan ülkeler ise ABD, Kanada, Avustralya, Almanya, Fransa, İsviçre, İsveç ve Norveç gibi gelişmiş ülkelerdir.
ç- Doğa Olayları Nedeniyle Gerçekleşen Göçler
İnsanları göçe zorlayan nedenlerden biri doğa olayları, biri de iklim değişiklikleridir. İnsanlık tarihi boyunca birkaç kez buzul dönemi yaşanmıştır. Buzul dönemlerinde sıcaklıkların düşmesine bağlı olarak insan toplulukları daha sıcak olan güneye, sıcaklıkların arttığı buzul arası dönemde ise kuzeye göç etmişlerdir.
Depremler göç olayına neden olan etmenlerdendir (Fotoğraf 2.29). Her yıl çok sayıda deprem gerçekleşmektedir. Bu depremlerden bazıları, büyük ölçüde can ve mal kaybına yol açmaktadır. Bu tür olaylar, göçlere neden olmaktadır. Örneğin Mart 2011’de Japonya’nın Töhoku bölgesinde meydana gelen depremden dolayı çok sayıda insan yaşamını yitirmiş ve deprem sonrasında bölgede yüksekliği 38 metreye varan tsunami dalgaları meydana gelmiştir. Bu olaylar sonucunda çok sayıda insan göç etmiştir.
Deprem ya da volkanik olaylar sonucu meydana gelen tsunamiler sonucu gerçekleşen göçler, çoğunlukla kıyılardan iç kesimlere doğru gerçekleşmektedir.
Göçe neden olan diğer bir doğa olayı ise volkanik patlamalardır. Örneğin Endonezya’nın Sumatra Adası’nda yer alan Toba Dağı’nın 74 bin yıl önce patlaması sonucunda küresel düzeyde bir soğuma yaşanmıştır. Bu patlamadan dolayı geniş bir alan 1,5 metre kalınlığında küllerle örtülmüştür. Bu olay sonucu çok sayıda insan yaşamını yitirmiş ve kitlesel göçler yaşanmıştır.
Kasırgalar ve hortumlar da yeryüzünde büyük yıkımlara, can ve mal kayıplarına neden olduğundan göçlere sebep olmaktadır. Sel ve taşkın (Fotoğraf 2.30), çığ, heyelan, yangın gibi doğal afetler göçlere neden olan etmenlerdendir.
d- Sosyal Olaylar ve Savaşlar Nedeniyle Gerçekleşen Göçler
Ülke içindeki siyasi veya etnik çatışmalar, göçün nedenlerinden biridir. Bu tür olaylar, hem ülke içinde hem de ülke dışına doğru göçlere neden olmaktadır. Dili, dini, ırkı yüzünden, bir toplumsal gruba ait ya da siyasal görüşe sahip olduğu için ülkesinde rahat yaşayamayan bazı insanlar, özellikle gelişmiş ülkelere sığınmaktadırlar.
Mülteci olarak adlandırılan bu insanların sayısı oldukça yüksektir. Örneğin Naziler döneminde Almanya’dan çok sayıda Yahudi (Fotoğraf 2.31) dünyanın dört bir yanına göç etmiştir. Suriye’deki iç savaştan dolayı çok sayıda insan Türkiye’ye yerleştirilmiştir.
Göçe neden olan olaylardan biri de ülkeler arası savaşlardır. Savaştan kaçan insanların bir kısmı, en yakın ülkeye sığınmaktadır. Rusya ile Afganistan arasındaki savaş döneminde çok sayıda Afgan göçmen Türkiye’ye yerleşmiştir.
e- Mülteci Göçleri
Göç türlerinden biri de mülteci göçleridir. Bu tür göçlerin diğer göçlerden farkı, insanların ülkelerini zorunlu olarak terk etmeleridir. Bu terk ediş genellikle aniden ve hazırlıksız gerçekleşir. İnsanlar, yaşadıkları ülkelerde ırkı, dini, mensubu olduğu toplumsal grup veya siyasi görüşünden dolayı baskı görüyorsa ya da yaşamı tehlikeye giriyorsa bu tür göçe mecbur kalmaktadırlar.
Mülteci göçlerinde insanlar, ülkelerini terk etmekte ve çoğunluklu en yakın ülkeye sığınmaktadırlar. Bu tür göçleri gerçekleştirenlere mülteci, bir ülkeye sığınma etkinliğine ise iltica denir.
Dünya tarihi boyunca çok sayıda mülteci göçü gerçekleşmiştir. İkinci Dünya Savaşı döneminde Almanya’daki dikta rejiminden dolayı çok sayıda insan bu ülkeyi terk etmiştir. İtalya, İspanya, Çin, Küba ve İran’da da rejime dayalı mülteci göçleri yaşanmıştır. 1980’li yıllarda Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesinden dolayı çok sayıda Afgan, ülkemize iltica etmiştir. 1988 yılında yaşanan Halepçe Katliamı’ndan sonra Irak’tan ülkemize kitlesel göç gerçekleşmiştir. 2011 yılında başlayan Suriye’deki iç savaştan dolayı üç milyon civarında insan ülkemize sığınmıştır (Fotoğraf 2.32).
Ülkemiz, sığınan bu insanların beslenme ve barınma sorunlarını çözmüş, bu insanların kendilerini ülkelerinde gibi hissetmeleri için elinden geleni yapmıştır. Suriyeli mültecilerin bir kısmı ülkemize yerleşmiş ve birçok iş kolunda çalışmaya başlamışlardır. Bizim de bireysel olarak bu insanlara karşı saygılı, misafirperver olmamız, onlara karşı dostça yaklaşmamız ve geleneksel yardımsever tavrımızı sergilememiz gerekir.