Haliç’teki Değişimin Sosyal ve Kültürel Etkileri

Haliç, İstanbul’un Marmara Denizi ağzına yakın kesiminde, yaklaşık 7,5 km kadar karanın içine giren bir deniz uzantısının adıdır. Bu ad, günümüzde onu çevreleyen yerleşim alanlarını da kapsar hâle gelmiştir.

Haliç, 1800’lü yıllarda bir liman, ticaret ve gemi tezgâhı bölgesi olmuştur. Dolayısıyla o dönemde Haliç’in nüfusunu çoğunlukla fabrikalarda çalışan insanlardan oluşuyordu. Fabrika bacalarından çıkan gazların havayı kirletmesi ve atıkların da Haliç’e dökülmesi nedeniyle yaşanan çevre kirliliği Haliç’i insanların çalışma zamanları dışında yanından bile geçmek istemediği bir bölge hâline getirmişti.

Sanayi alanlarının işlevini yitirmesinin ardından yapılan dönüşüm projeleri sayesinde Haliç, yaşanabilir hale gelmiştir. İşlevini yitirmiş ve kullanılmayan sanayi tesisleri bu projeler ile birer kültür merkezine dönüştürülmüştür.

1835 yılında kurulan Feshane-i Amire eskiden bir fes üretim fabrikası iken günümüzde fuar, kongre ve kültür merkezine dönüşmüştür (Görsel 1.11, Görsel 1.12).

Görsel 1.11, görsel 1.12 Feshane-i Amire’nin geçmişten günümüze geçirdiği değişim.
Görsel 1.11, görsel 1.12 Feshane-i Amire’nin geçmişten günümüze geçirdiği değişim.

Osmanlı döneminde gemi çapası üretim atölyesi olarak kullanılan lengerhane binası, günümüzde müze hâline getirilmiştir (Görsel 1.3, Görsel 1.14).

Görsel 1.13, görsel 1.14 Eskiden gemi çapası atölyesi olarak kullanılan atölyenin günümzdeki değişimi.
Görsel 1.13, görsel 1.14 Eskiden gemi çapası atölyesi olarak kullanılan atölyenin günümzdeki değişimi.

Bir elektrik üretim santrali olan Silahtarağa Santrali günümüzde bir üniversite binası olarak kullanılmaktadır (Görsel 1.5, Görsel 1.16).

Görsel 1.15, görsel 1.16 Eskiden elektrik santrali olarak kullanılan Silahtarağa binası, üniversiteye dönüştürülmüştür.
Görsel 1.15, görsel 1.16 Eskiden elektrik santrali olarak kullanılan Silahtarağa binası, üniversiteye dönüştürülmüştür.

Yorum yapın