Kır Yerleşimi Nedir? Türkiye’de Kır Yerleşmeleri Nelerdir?

Şehirler dışındaki yerleşim birimlerinin tümüne kır yerleşmeleri denir. Kır yerleşmelerinin başlıcaları belde ve köylerdir. Beldeler, köylere göre daha büyüktür; şehir ve köyler arasında geçiş özelliği gösterir. Kır yerleşmeleri denilince sadece belde ve köyler akla gelmemelidir. Tarla, bağ, bahçe ve çiftlik gibi ekonomik etkinlikte bulunulan yerler de kır yerleşmeleri arasında yer alır. Kır yerleşmelerindeki en önemli ekonomik etkinlik tarımdır.

Ülkemizde kır yerleşmelerinin yükseklik sınırı, tarımın üst sınırı olan 2500 m civarıdır. Daha yüksek yerler, yerleşmeye elverişli olmayan alanlar içinde yer almaktadır.

Kır yerleşmeleri, toplu ya da dağınık hâldeki meskenlerden oluşmaktadır. Yerleşme biriminin toplu ya da dağınık olması daha çok iklim, yer şekilleri, güvenlik durumu ve su kaynaklarına bağlıdır.

Dağınık yerleşmelerde evler, araziye tek tek ya da birkaç evden oluşan kümeler hâlinde dağılmıştır (Fotoğraf: 2.29). Bu tür yerleşmelere daha çok yer şekillerinin engebeli, tarım alanlarının küçük ve dağınık olduğu yerlerde rastlanır. Dağınık yerleşme tipinin gelişmesinde su kaynaklarının fazla olması da önemli bir etkendir. Bu yerleşmelerin tipik örneklerine Doğu Karadeniz’in kıyı kesiminde rastlanır.

Fotoğraf 2.29 Dağınık yerleşme (Güneysu, Rize)
Fotoğraf 2.29 Dağınık yerleşme (Güneysu, Rize)

Türkiye’deki yerleşim birimlerinin büyük bir kısmı toplu yerleşme şeklindedir (Fotoğraf: 2.30). Toplu yerleşmeler, daha çok su kenarlarına kurulmuştur. Örneğin İç Anadolu’daki yerleşim birimleri çoğunlukla topludur ve su kenarlarındadır. Ovalardaki yerleşim birimleri, genellikle toplu yerleşme alanlarıdır.

Yerleşim birimlerinden bir kısmı bir akarsu boyunca uzanır. Bazı yol kenarlarında kurulan köyler de akarsu kenarlarında kurulanlar gibi çizgisel bir hat boyunca sıralanır. Kıyılarında yer alan ve kıyı boyunca uzanan yerleşim birimleri de çizgisel yerleşmelere örnektir.

Fotoğraf 2.30 Toplu yerleşme (Gözeren Köyü Sındırgı, Balıkesir)
Fotoğraf 2.30 Toplu yerleşme (Gözeren Köyü Sındırgı, Balıkesir)

Yerleşim birimlerinden bazıları dairesel bir yapıdadır. Bunların en tipik örneği Aydın’ın Sultanhisar ilçesine bağlı olan Atça beldesidir.

Kırsal yerleşim birimlerinin bir kısmı sürekli bir kısmı da geçici yerleşmelerdir. Köy ve beldeler, sürekli yerleşmelerdir. Kom, oba ve bağ evi, geçici yerleşmelerin başlıcalarıdır.

a) Köy Altı Yerleşmeleri

İdari olarak köylere bağlı olan, köyden küçük yerleşim birimlerine, köy altı yerleşmeleri denir. Köy altı yerleşmeleri tek ev ve eklentileri, yerleşme grupları, mahalle ve divanlardan oluşur.

Tek Ev ve Eklentileri

Tek ev ve eklentilerinden oluşan yerleşim birimlerine daha çok Karadeniz’de rastlanır (Fotoğraf: 2.31). Bunun nedenleri; Karadeniz’de su kaynaklarının fazla, tarım alanlarının dağınık olmasıdır. Tek ev ile evin eklentisi olan ahır ve depo, genellikle tarım alanlarına yakın yerlerde kurulmuştur. İç Anadolu’da su kaynakları sınırlı olduğundan yerleşim birimleri, su kenarlarında kümelenmiştir. Bu nedenle tek ev ve eklentilerinden oluşan yerleşmelere bu kesimde az rastlanır.

Köy altı yerleşme tiplerinden biri birkaç ev ve eklentilerinden oluşan yerleşmelerdir. Bu tür yerleşmelere ülkemizin hemen her yerinde rastlanır. Bunların bir kısmı, tek evde yaşayan nüfusun artmasıyla, bir kısmı da birkaç ailenin birlikte köy dışındaki bir yere yerleşmesiyle oluşmaktadır. Bu yerleşmelerin bazıları da köyde yaşayanlardan bir kısmının köyün dışındaki ekonomik etkinliklere dayalı oluşturdukları geçici yerleşmelerdir. Bu tür yerleşmelerin başlıcaları yayla, mezra, kom, oba, çiftlik, mahalle ve divandır. Köy altı yerleşmelerinin bir kısmı, yılın belirli bir döneminde kullanılır. Geçici yerleşmelerin bazıları ise zamanla sürekli yerleşim birimlerine dönüşmektedir.

Fotoğraf 2.31 Tek ev ve eklentilerine daha çok Karadeniz’de rastlanır.
Fotoğraf 2.31 Tek ev ve eklentilerine daha çok Karadeniz’de rastlanır.

Yayla

Yayla, geçici yerleşme birimlerindendir. Yazın gür otlakların bulunduğu yüksek yerlere yayla denir (Fotoğraf: 2.32). Yaylacılık daha çok ekonomik bir etkinliği ifade eder. Türkiye’nin büyük bir kısmında yaz ayları kurak geçer. İlkbaharda yeşeren otlar, kurak geçen yaz döneminde kurur. Bu nedenle hayvancılıkla uğraşanlar, yaz başlarında hayvanlarıyla birlikte gür otlakların bulunduğu ve daha serin olan yaylalara çıkarlar. Yaylaya daha çok yaz başlarında çıkılır. Yayladan dönüş zamanı ise sonbahardır.

Fotoğraf 2.32 Yayla (Pokut Yaylası, Çamlıhemşin, Rize)
Fotoğraf 2.32 Yayla (Pokut Yaylası, Çamlıhemşin, Rize)

Yaylalar, ekonomik etkinliklerin yanı sıra turistik bir değer de taşımaktadır. Özellikle Karadeniz’deki yaylalarda her yıl şenlikler ve panayırlar

düzenlenir. Akdeniz’deki yaylaların bir kısmı, kıyının bunaltıcı sıcağından uzaklaşmak isteyenlerin yaşadıkları yerlerdir. Toroslardaki yaylaların bir kısmında modern evler yapılmış ve bazıları modern bir yerleşme hâline gelmiştir.

Türkiye’deki yaylaların büyük bir kısmı Toroslar’da, Kuzey Anadolu Dağları’nda ve Doğu Anadolu’dadır. Karadeniz’deki yayla evleri genellikle ahşaptır. Akdeniz’deki yayla evleri ise daha çok taştan yapılmıştır. Doğu Anadolu’daki yaylalarda kalıcı yapılar çok azdır. Barınmak için genellikle kıl çadırlar kullanılır.

Mezra

Mezralar, beş on evden oluşan yerleşim birimleridir (Fotoğraf: 2.33). Bunlardan bir kısmı geçici yerleşim birimi olarak kullanılır; önemli bir kısmı da sürekli yerleşim alanıdır. Mezralardaki başlıca ekonomik etkinlik, hayvancılık ve tarla bitkileri yetiştiriciliğidir.

Türkiye’deki mezraların büyük bir kısmı Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dadır.

Fotoğraf 2.33 Mezra (Alaca Mezrası, Nacaklı Köyü, Kiğı, Bingöl)
Fotoğraf 2.33 Mezra (Alaca Mezrası, Nacaklı Köyü, Kiğı, Bingöl)

Kom

Kom, bazen yanında bir evin de bulunduğu, sürünün geceleri barındığı, etrafı genellikle taş duvarlarla çevrili ağıl gibi yapılardan oluşmaktadır (Fotoğraf: 2.34). Komlarda daha çok küçükbaş hayvan beslenir. Bu tür yerleşim birimlerine genellikle yaz döneminde yerleşilir. Komlara daha çok Doğu Anadolu’da rastlanır.

Fotoğraf 2.34 Kom (Elmadağ, Ankara)
Fotoğraf 2.34 Kom (Elmadağ, Ankara)

Oba

Genellikle birkaç çadırdan oluşan yerleşim birimleridir. Obalarda en önemli ekonomik etkinlik hayvancılıktır. Hayvanlar arazide kalır, aileler ise çadırlarda barınır. Bu tür yerleşim birimleri daha çok Toroslar, Canik Dağları, Ege ve Güney Marmara’da görülür.

Çiftlik

Genellikle geniş bir tarım alanı içinde kurulmuş olan, bir ya da birkaç ev ile bunların eklentilerinden oluşan yerleşim birimidir (Fotoğraf: 2.35). Çiftlikler Ege, Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu’da yaygındır. Çiftliklerdeki temel ekonomik etkinlik tarımdır.

Bağ evleri, hayvancılık yapılan damlar, balıkçılık yapılan dalyanlar ile daha çok kıyılarda görülen yazlık tatil evleri, diğer geçici yerleşim birimlerindendir.

Fotoğraf 2.35 Çiftlik (Saray, Tekirdağ)
Fotoğraf 2.35 Çiftlik (Saray, Tekirdağ)

Mahalle

Köy altı yerleşme birimlerinden biri de mahalledir (Fotoğraf: 2.36). Bunlar, köy altı yerleşmeleri içindeki en büyük yerleşme birimidir. Bu tür yerleşmelerdeki ev sayısı 5 ile 30 arasında değişmektedir. Mahallelerden bazıları zamanla köylere dönüşür. Özellikle toplu yerleşmelerin bulunduğu ve geniş bir alanda tarım yapan mahalleler daha hızlı gelişmektedir. Mahalle türü yerleşmelere daha çok Karadeniz’de rastlanır. Marmara ve Ege’de de bu tür yerleşim birimleri bulunmaktadır.

Fotoğraf 2.36 Mahalle tipi yerleşmelere daha çok Karadeniz’de rastlanır.
Fotoğraf 2.36 Mahalle tipi yerleşmelere daha çok Karadeniz’de rastlanır.

Divan

Divan, birkaç mahalleden oluşan yerleşim birimleridir. Bu tür yerleşmelere daha çok Batı Karadeniz’de rastlanır. Divanlardaki temel ekonomik etkinlik tarım ve hayvancılıktır.

b) Köyler

Köy, Türkiye’deki en küçük idari birimdir. Köy Kanunu’na göre, “Cami, okul, otlak, yaylak, baltalık, orman gibi ortak malları bulunan ve toplu veya dağınık oturan insanların bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte oluşturdukları yerleşmelere köy denir.”

Nüfuslarına göre köyler, çok ve az nüfuslu köyler olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Dağlık ve ormanlık alanlardaki köyler, az nüfusludur. Az nüfuslu köylere daha çok Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz’de rastlanır. Ovalardaki köyler, genellikle çok nüfusludur. Çok nüfuslu köyler, zamanla beldelere dönüşür. Bu tür köylere daha çok, Marmara ve Ege ile Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki ovalarda rastlanır.

Kuruldukları yere göre köyler ova, yayla, vadi, kıyı (Fotoğraf: 2.37) ve dağ köyü olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Ova kenarlarında ve vadi tabanlarında kurulan köylerde daha çok tarımla uğraşılır. Dağ ve yayla köylerinde bağ, bahçe ve tarla tarımı sınırlıdır; daha çok hayvancılık yapılır.

Fotoğraf 2.37 Bir kıyı köyü (Garipçe, Sarıyer, İstanbul)
Fotoğraf 2.37 Bir kıyı köyü (Garipçe, Sarıyer, İstanbul)

Köyler, ekonomik etkinliğine gö­re de gruplara ayrılmaktadır. Buna göre köyler ekinci (Fotoğraf: 2.38), bahçeci, ormancı, hayvancı ve balıkçı köyleri olmak üzere adlandırılmaktadır.

Fotoğraf 2.38 Ovada kurulmuş bir köy (Akçaören Köyü, Niğde)
Fotoğraf 2.38 Ovada kurulmuş bir köy (Akçaören Köyü, Niğde)

Köylerdeki temel ekonomik etkinlik tarımdır. İklime bağlı olarak köylerde tarla, bağ ve bahçe tarımı, ormancılık gibi ekonomik etkinliklerden biri ön plandadır. Bazı köylerde ise başlıca geçim kaynağı; balıkçılık, büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık, arıcılık ve ipek böcekçiliği gibi ekonomik etkinliklerdir. Bu ekonomik etkinliklerden birçoğunun birlikte yapıldığı köylerin sayısı oldukça fazladır.

Ülkemizde kırsal yerleşmeleri geliştirmek için bakanlık ve genel müdürlükler kurulmuştur. Kırsal yerleşmelerimizin gelişmesi için öncelikle tarımsal verimi artıracak önlemler alınmalıdır. Eğitim ve sağlık sorunlarının çözümlenmesi, kooperatiflerin kurulması ve doğal afetlere karşı önlemlerin alınması kırsal yerleşmelerin gelişmesini sağlayacak çalışmalardandır.

TÜRKİYE’DE KIRSAL NÜFUS
 Türkiye’de kırsal nüfus 1927 yılında toplam nüfusun %76’sını oluşturmaktaydı. Bu oran 1950 yılına kadar çok fazla değişmemiştir. Ancak 1950 yılından sonra başlayan kırdan kente yönelik yoğun göç hareketi, ilerleyen dönemde kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payının sürekli olarak düşmesine neden olmuştur. Öte yandan 1950 yılından sonra kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payı sürekli olarak azalırken söz konusu nüfus 1980 yılına kadar miktar olarak artmaya devam etmiştir. 1980 yılından sonra ise kırsal nüfus genellikle miktar olarak da azalma eğilimi sergilemiştir. Özellikle 2000-2012 yılları arasındaki 12 yıllık dönemde kırsal nüfus hızla azalmış, yaklaşık olarak 24 milyon olan kırsal nüfus 17 milyona düşmüştür.

Söz konusu zaman zarfında ülkedeki illerin kırsal nüfusu genellikle azalma eğilimi göstermektedir. 1980 yılında var olan 67 ilden sadece 5’inin kırsal nüfusu son 32 yılda sürekli olarak artmıştır. Bu iller Hatay, Muğla, Tekirdağ, Şanlıurfa ve Van’dan oluşmaktadır. Geri kalan 62 ilde ise 32 yılda kırsal nüfus genellikle azalma eğilimi sergilemiştir. Öte yandan 1989 yılı ve sonrasında kurulan 14 ilden sadece Kırıkkale ve Iğdır’da kırsal nüfus artmaya devam etmiştir. Bunların dışında kalan 12 ilde ise kırsal nüfus sonraki süreçte genellikle azalma eğilimi göstermiştir.

Ülkemizdeki toplam kırsal nüfusun ve illerin kırsal nüfuslarının değişimini başta göç olmak üzere, yeni il ve ilçelerin kurulması ile belediye sınırlarının genişletilmesi gibi çok sayıda faktör etkilemiştir.

(http://e-dergi.atauni.edu.tr)

 

Yorum yapın