Kuraklık, bir havzaya düşen yağış miktarının o havzada gerçekleşen buharlaşma miktarından az olmasıdır. Kuraklığın en önemli etkisi, hayati öneme sahip olan su kıtlığına neden olmasıdır (Fotoğraf 4.11).
Topraktaki su azlığı, bitkilerin yaşamının sona ermesi, dolayısıyla besin zincirine bağlı olan otçul ve etçillerin besin bulamaması anlamına gelir. Ayrıca bitkiler dışındaki canlılar için gerekli olan su kaynaklarının azalması da yaşam açısından tehditler oluşturur.

Yarı kurak bölgeler yağışlı dönemde yeşeren, kurak dönemde kuruyan ot topluluklarının yetiştiği yerlerdir. Bu durum, buna uyumlu hayvan topluluklarının oluşmasını sağlamıştır. Ayrıca bu tür alanlar hayvancılık bakımından da ekonomik bir değere sahiptir. Yarı kurak alanlar, yağışlı dönemde çimlenip kurak dönemde yetişen ya da yağışlı dönemde yetişen birçok tarım ürününün yetişmesine elverişli bölgelerdir. Bu alanlarda sulamayla da birçok ürün yetiştirilmektedir. Bu özelliğinden dolayı yarı kurak iklim bölgeleri aynı zamanda yeryüzünün sık nüfuslu yerleridir.
Yarı kurak bölgelerde belirli dönemlerde ortaya çıkan kuraklık, önemli bir afet hâline dönüşebilmektedir.
Kuraklık sonucu bitkiler için gerekli olan suyun yetersiz kalması kıtlığa; yer altı ve yer üstü (Fotoğraf 4.12) su seviyesinin çekilmesine, bazı suların tamamen kurumasına, sularda yaşayan ve diğer canlılar için ölüme veya salgın hastalıklara neden olabilmektedir. Örneğin kuraklıktan dolayı 1900 yılında Hindistan’da 3 milyon, 1907 yılında Çin’de 24 milyon, 1921-1922 yılları arasında Rusya’da 5 milyon, 1972-1975 yılları arasında Afrika’nın Sahel bölgesinde 600.000 insan yaşamını yitirmiştir.
Kuraklığın başlıca etkileri tarım alanlarında ve hayvancılıkta verimliliğin azalması, gıda maddeleri sıkıntısı yaşanmasıdır. Orman ağaçlarının zarar görmesi ve orman yangınları ile ormancılığa dayalı sanayinin zarar görmesi de kuraklığın sonuçlarındandır. Balıkçılığın gerilemesi, yiyecek stoklarının ve sudan enerji üretiminin azalması da kuraklığın diğer etkilerindendir.

2016 Felaketleri |
2016 yılında 102 ülkede meydana gelen 301 tane doğa kaynaklı (jeolojik ve meteorolojik) afetlerde oluşan vakaların sadece %9’u ve tüm can kayıplarının ise %17’si deprem kaynaklıdır. Türkiye, depremler açısından 2016 yılını oldukça sakin geçirmiştir. Ani ve şiddetli yağışların neden olduğu su baskınları çok yaygın ve sık görülen afet özelliğini bu yıl da sürdürdü. Doğa Bilimleri Araştırma Merkezinin yaptığı araştırmalarda dünyanın çeşitli ülkelerinde gelişmiş 61 ölümcül büyük afette 1970 kişinin öldüğü ortaya konulmuştur. En fazla can kaybı Kuzey Kore’de yaşanmış olup bu afette 525 kişiden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Maddi zararların ortaya konduğu 5 şiddetli fırtına (kasırga, tayfun, siklon) vakasında bile bu bilanço 50 milyar Amerikan dolarını aşmaktadır. Toplam 60 ölümcül vakada afetin büyüklüğü, yaygınlığı, etkilediği nüfus ve can kayıpları göz önüne alındığında mal kayıplarının 100 milyar dolardan çok fazla olacağı tahmin edilmektedir. Dünya’daki şiddetli fırtına olayları sonucu 2016 yılında dünyada toplam 3101 kişi hayatını kaybetmiştir. Ekonomik kayıp ise 26.791 milyar ABD dolarından fazladır. Dünya’da (Türkiye dışında) önemli 34 büyük heyelan vakası yaşanmıştır. Heyelan sonucu 488’den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. 234 kişi de yaralanmıştır. Binlerce insan etkilenmiş ve yüzlerce ev de yıkılmış ya da hasar görmüştür. (http://www.jmo.org.tr) |
Doğal Afetler