Madenciliğin Türkiye Ekonomisindeki Payı Nedir?

Anadolu’da maden kullanımının tarihçesi milattan öncesine dayanmaktadır. Arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular Hititler, Urartular, Frigyalılar ve Lidyalıların maden işlediğini ortaya koymaktadır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de madencilik yapılmıştır.

1815’te Bandırma yakınlarında bor, 1829’da Zonguldak’ta taş kömürü, 1848’de Bursa Harmancık’ta krom yatakları bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulunca madenciliğe önem verilmiş, Osmanlı Dönemi’nde yabancılar tarafından işlenen madenler, cumhuriyetin ilk yıllarında millîleştirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla 1935’te MTA (Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü) ve Etibank kurulmuştur. 1961 Anayasası ile doğal kaynaklar güvence altına alınmış, 1963’te ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kurulmuştur.

Ülkemizde, madencilik alanında yapılan çalışmalar sonucunda işletmeye açılan maden yataklarının sayısı ve türü artmıştır. Madencilik, ülkemizde önemli bir istihdam alanıdır ve birçok sanayi kuruluşuna ham madde ve enerji sağlamaktadır. Ülkemizde çıkarılan madenlerden bazıları iç tüketimi karşılamakta, bir kısmı da ihraç edilmektedir. Mermer, krom, bakır, bor ve feldspat başlıca ihraç mallarıdır.

Türkiye’nin toplam ihracatında madenlerin payı %1 ile %2 civarındadır (Tablo 2.14). Bu nedenle bazı madenleri ithal etmekteyiz. 2015 yılı ithalatımızda madenlerin payı %13 civarındadır. Buna göre madencilik alanında ülkemiz, dış ticaret açığı vermektedir.

Tablo 2.14: Bazı yıllara göre ithalat ve ihracatta madenciliğin payı
Tablo 2.14: Bazı yıllara göre ithalat ve ihracatta madenciliğin payı

Türkiye, ihraç ettiği madenlerden elde ettiği gelirin yaklaşık yarısını mermerden elde etmektedir. Elde edilen gelir bakımından mermeri bakır, krom ve çinko izlemektedir. En çok ithal ettiğimiz madenler ise taş kömürü ve demirdir.

Ülkemizde birçok enerji kaynağı kullanılmaktadır. Bu enerji kaynakları içinde Türkiye petrol, doğal gaz ve taş kömürü bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Ülkemizin şanslı olduğu alan ise linyit yatakları ve hidroelektrik potansiyelidir. Ayrıca tükenmeyen enerji kaynakları olarak bilinen rüzgâr ve güneş enerjisi ülkemiz açısından alternatif enerji kaynaklarıdır. Bu alanlardan elde edilecek enerji miktarının artması, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacaktır.

Yorum yapın