Şehirlerin Gelişimi ve Fonksiyonları

Yeryüzündeki ilk şehirler, tarımsal faaliyetlere bağlı olarak gelişmiştir. Neolitik Dönem’deki şehirlerde tarımsal faaliyetin yanı sıra ticaret de önemli fonksiyonlardan biri olmuştur. Üretim fazlasına bağlı olarak ilk şehirler Anadolu’da (Fotoğraf 2.5), Mezopotamya’da, Mısır’da, Hindistan’da ve  Çin’de  ortaya  çıkmıştır.  Bu bölgelerdeki şehirlerde üreticiler, ürünlerini takas yoluyla değerlendirmişlerdir.

Sümerlerde ürünlerin dağıtımında din adamları ön plana çıkmış, bu amaçla ziggurat adı verilen yapılar yapılmıştır. Böylece ilk şehirlerdeki fonksiyonlar çeşitlenmiştir. Tarımın yanı sıra ticaret, zanaat, savunma ve dinî etkinlikler de bu şehirlerdeki fonksiyonlar arasında yer almıştır.

Fotoğraf 2.5 Çatalhöyük en eski şehir kalıntılarından biridir (Konya).
Fotoğraf 2.5 Çatalhöyük en eski şehir kalıntılarından biridir (Konya).

Kalkolitik Dönem’de madenlerin işlenmeye başlanmasıyla madencilik de şehirlerdeki önemli fonksiyonlar arasında yer almıştır. Ayrıca bu dönemde etrafı surlarla çevrili şehir devletler ortaya çıkmıştır. İlk Çağ’daki başlıca şehirler Ur, Uruk, Lagaş, Nippur (Sümer şehirleri), Xian (Siyan, Çin), Susa (İran), Eriha (Filistin) ve Babil’dir (Irak). En eski şehirlerin başında gelen Eriha’nın nüfusunun MÖ 7000 yılında

2.000 civarında olduğu belirtilmektedir. Bu nüfusuyla Eriha dünyanın en büyük şehri olmuştur. Üretim arttıkça şehirler çoğalmış ve şehirlerin nüfusları da artmıştır. Örneğin MÖ 2100 yılında Sümerlerin Ur şehrinin nüfusu 100.000’i bulmuştur.

Orta Çağ’da tarımdaki gelişmelere bağlı olarak üretim artmış dolayısıyla şehirler büyümüş ve yeni şehirler ortaya çıkmıştır.

Orta Çağ’da dünyadaki şehir sayısı artmış ve birçoğunun nüfusu yüz binleri aşmıştır. MÖ 200 yılında dünyanın en büyük şehri Roma (Fotoğraf 2.6) olmuştur.  1.200.000 nüfusa sahip olan Roma, o dönemde yönetim bakımından küresel bir etkiye sahipti. Sonraki süreçte İstanbul, Bağdat ve Pekin gibi şehirler de dünyanın en büyük şehirleri arasında yer almıştır.

Fotoğraf 2.6 Roma en eski şehirlerden biridir.
Fotoğraf 2.6 Roma en eski şehirlerden biridir.

Bu süreçte birçok şehrin ticari fonksiyonu ön plana çıkmıştır. Örneğin ipek ticaretinin başlangıç yeri olan Çin’in Xian (Siyan) şehri, bu özelliğiyle küresel bir etkiye sahipti. Bu şehir, uzun bir süre Çin’e başkentlik ettiği için aynı zamanda yönetim şehri özelliğine de sahipti. Günümüzde varlığını hâlen koruyan ve üç milyondan fazla nüfusu olan bu şehir; bir kültür, turizm, sanayi ve eğitim merkezidir.

Dünya genelinde şehirlerin hızla çoğaldığı dönem Sanayi Devrimi’nden sonradır. 18. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen Sanayi Devrimi’ne bağlı olarak kırsal kesimden şehirlere doğru yoğun bir göç başlamıştır. Bunun sonucunda bazı şehirler hızla büyürken yeni şehirler ortaya çıkmıştır. Örneğin sanayileşmeye bağlı olarak dünyanın ilk sanayi şehri unvanına Manchester (Mençıstır) sahip olmuştur. Yine aynı nedenle 1925’te nüfusu 1.350.000’i bulan Londra, idari özelliğinin yanı sıra ekonomik bakımdan da küresel bir etkiye sahip olmuştur.

Diğer ülkelerde de sanayinin gelişmesine bağlı olarak şehir sayısı artmış ve büyük şehirler ortaya çıkmıştır. Örneğin 1778’de ABD’ye iki yıl başkentlik yapan New York (Niv York), o dönemde yönetim bakımından küresel etkiye sahipti. 1925’te nüfusu 7.774.000’e ulaşan New York, günümüzde ise ticaret, sanayi ve iletişim alanında küresel etkiye sahiptir. Tokyo, 1968’de 20.500.000 nüfusu ile dünyanın en büyük şehri unvanına sahip olmuştur. Bu şehir, önceleri yönetim bakımından küresel etkiye sahip iken günümüzde bu özelliğinin yanı sıra teknoloji ve finans fonksiyonlarıyla ön plana çıkmıştır.

Günümüzde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan çok sayıda şehir bulunmaktadır (Harita 2.2). Tokyo, New York, Bombay, Sao Paulo, Manila, Jakarta ve Yeni Delhi gibi şehirlerin ortak özelliği buralarda ticaretin gelişmiş olmasıdır.

Harita 2.2 Nüfusu 10 milyonu aşan şehirlerin başlıcaları
Harita 2.2 Nüfusu 10 milyonu aşan şehirlerin başlıcaları

Şehirlerin Gelişimine Bir Örnek: Rio de Janeiro

Rio de Janeiro, 6,5 milyona yakın nüfusu ile Brezilya’nın ikinci büyük şehridir. Şehir 16. yüzyılın ikinci yarısında Portekizliler tarafından kurulmuştur. Rio de Janeiro, önce bir tepenin eteğinde (Fotoğraf 2.7) kurulmuş, 17. yüzyılda düzlüklere ve kıyıya doğru yayılmıştır. Şehre yakın bir bölgede altın ve elmas madeninin bulunmasıyla Rio de Janeiro bir maden şehri olmuştur. Maden taşımacılığı için önemli bir liman hâline gelen şehir hızla gelişmiştir. 1822’de Brezilya’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle şehir 1960’a kadar başkent olmuştur.

Fotoğraf 2.7 Rio de Janeiro’nun 1889’daki durumu
Fotoğraf 2.7 Rio de Janeiro’nun 1889’daki durumu

Günümüzde Rio de Janeiro (Fotoğraf 2.8), önemli bir sanayi merkezidir. Gemi,  ilaç, cam ve giysi üreten fabrikalar, elektronik ve bilgisayar ile  metalürji  sektörü  şehirdeki başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Guanabara Körfezi’nde yer alan limanı ve bir ada üzerinde yer alan uluslararası hava limanı, şehrin dünyaya açılan kapısı konumundadır.

Fotoğraf 2.8 Rio de Janeiro’nun günümüzdeki durumu
Fotoğraf 2.8 Rio de Janeiro’nun günümüzdeki durumu

Her yıl şubat ayında düzenlenen Rio Karnavalı, küresel bir etkiye sahiptir ve bu şehri çok sayıda turistin ziyaret etmesini sağlamaktadır. Hâkim bir tepeye yapılmış olan ve 30 metre yüksekliğindeki “Kurtarıcı İsa Heykeli” dünyadaki önemli eserler arasında yer almaktadır. Rio de Janeiro, turizmin yanı sıra üniversiteleriyle aynı zamanda bir eğitim ve kültür şehridir.

Özbekistan’da yer alan Semerkand (Fotoğraf 2.9), yeryüzünün en eski şehirlerindendir. İpek Yolu’nun kavşak noktalarından biri üzerinde bulunan bu şehir, Orta Asya’nın önemli ticaret, kültür ve dinî şehirlerinden biridir. Günümüzde de önemli bir ticaret merkezi olan bu şehirde tarihî kervansaraylar, medreseler ve camiler bulunmaktadır. Bu şehir, 2001 yılında Dünya Miras Listesi’nde yer almıştır.

Fotoğraf 2.9 Semerkand şehrinden bir görünüm
Fotoğraf 2.9 Semerkand şehrinden bir görünüm

Özbekistan’da bulunan Buhara, İpek Yolu’nun geçtiği yerlerden biridir. Bu şehir, kervanların uğrak yeri, aynı zamanda önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. Şehirde çok sayıda kervansaray ve pazar alanı bulunmaktaydı. Gelişmesinde ticaretin önemli bir rol oynadığı bu şehirdeki tarihî pazar yerleri varlığını günümüzde de korumaktadır. Buhara’da yapılan halılar, şehrin bir markası hâline gelmişti. Bu şehirde aynı zamanda dinî mekânlar da bulunmaktaydı.

Türk ve İslam kültürüne ait çok sayıda tarihî eserin bulunduğu bu şehir, önemli bir eğitim ve kültür merkeziydi. Çok sayıda bilim insanı yetiştiren Buhara, kültürlerin de bir kesişme noktası olmuştur. Bu şehir, önemini günümüze kadar koruyan ender şehirlerdendir. 2500 yıllık tarihî bir geçmişi bulunan Buhara, 1993’te Dünya Miras Listesi’nde yer almıştır.

Konya, yeryüzündeki tarihî şehirlerden biridir. Şehrin çevresinde yapılan kazılar, bu yörenin milattan önce de yerleşim alanı olarak kullanıldığını göstermektedir. İpek Yolu üzerinde bulunan bu şehir, 1074’te Süleyman Şah tarafından alınmıştır. Konya (Fotoğraf 2.10), 1076 yılında Selçuklu başkenti olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan bu şehir, aynı zamanda bilim ve sanat merkezi hâline gelmiştir. Mevlana gibi büyük İslam büyüklerinin yetiştiği bu şehir, aynı zamanda dinî bakımdan da önem taşımaktadır.

Fotoğraf 2.10 Konya şehrinden bir görünüm
Fotoğraf 2.10 Konya şehrinden bir görünüm

Yorum yapın