Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar insanlar, sürekli yer değiştirmiştir. İnsanları yer değiştirmeye zorlayan en önemli etken, daha iyi yaşam olanaklarının aranmasıdır. Bu amaçla ülkemizde de insanlar yaşadığı yeri geçici veya sürekli olarak değiştirmektedir.
Yerleşim birimleri göç olaylarına göre iki gruba ayrılır: Bunlardan birincisi göç veren, diğeri göç alan yerlerdir.
Göç veren yerlerde insanları göçe zorlayan itici faktörler bulunmaktadır. İtici faktörlerin başında; insanların geçimlerini sağlayacak olanakların sınırlı oluşu ya da insan yaşamını doğrudan tehdit eden unsurlar gelmektedir. En fazla göç veren yerler az gelişmiş yerlerdir.
Göç alan yerlerde ise çekici faktörler fazladır. Çekici faktörlerin başında daha iyi yaşam olanakları gelmektedir. Ülkemizde en çok göç alan yerler sanayileşmiş yerlerdir.
Toplumsal ve doğa olaylarının neden olduğu göçleri üç grupta toplayabiliriz:
1- Doğal Olaylar
Bazı doğal olaylar, insanları yaşadıkları yerleri değiştirmeye zorlamaktadır. Türkiye’de göçe zorlayan başlıca doğal olaylar depremler, sel ve heyelandır.
Ülkemizde yaşanan göçlerin nedenlerinden biri depremlerdir. Meydana gelen depremler sonrasında çok sayıda insan göç etmektedir. Örneğin 1992’de Erzincan’da, 1999’da Marmara’da ve 2011’de Van’da (Fotoğraf 2.33) meydana gelen depremlerde çok sayıda insan yaşamını yitirmiş, birçoğu da göç etmiştir. Ülkemizde çığ, heyelan ve sel gibi doğal olaylar da göçe neden olmaktadır.

2- Sosyal ve Siyasal Olaylar
Savaşlar, iç karışıklıklar, etnik olaylar ve kan davaları gibi sosyal ve siyasal olaylar, göçlerin önemli nedenlerindendir. Bu nedenlerle meydana gelen göçler, hem Türkiye’de hem de çevremizdeki ülkelerde yaygın olarak yaşanmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Lozan Antlaşması gereği 1 milyon 200 bin kişi Türkiye’den Yunanistan’a, 460 bin kişi Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmiştir. 1923 ile 1960 arasında Balkanlar’da yaşanan olaylardan dolayı Bulgaristan’dan 374 bin, Yugoslavya’dan 269 bin ve Romanya’dan 121 bin kişi ülkemize göç etmiştir. 1988’de Irak’ın Halepçe şehrinde yaşanan katliamdan sonra çok sayıda insan Türkiye’ye sığındı.
1989’da Bulgaristan’da yaşanan baskılardan dolayı 400 bin Türk, 1991’de Körfez Savaşı’ndan dolayı 460 bin Iraklı Türkiye’ye göç etti. Yugoslavya’nın dağılmasıyla başlayan savaşlardan dolayı da 65 bin kişi Türkiye’ye sığındı. Suriye’den ülkemize 2011’de başlayan göç, günümüze kadar süregelmiştir (Fotoğraf 2.34).
Sosyal olaylara ve doğa olaylarına bağlı olarak gerçekleşen göçler, belirli dönemlerde görülür. Örneğin Marmara’da 1999 yılında meydana gelen depremden sonra çok sayıda insan yaşadığı yeri terk etmiştir. Bu tür göçlerin diğer bir özelliği, kısa bir süre içinde çok sayıda insanın göç etmesidir.

3- Ekonomik Nedenler
Göçün nedenlerinden biri de ekonomiktir. Bu tür göçler, daha çok bireysel ya da bir aileyi kapsayıcı niteliktedir. Ekonomik nedenli göçler ilk insanlardan günümüze kadar devam edegelmiştir. Ancak bu tür göçler, sanayileşmeyle birlikte artmıştır. Günümüzde ekonomik nedenli göçlerin en önemli nedeni sanayi merkezlerinin dengesiz dağılmış olmasıdır. Çünkü insanlar, iş bulabilmek için sanayi merkezlerine göç etmektedirler.
Tarımda makineleşmeye bağlı olarak açığa çıkan iş gücü, hızlı nüfus artışının ortaya çıkardığı işsizlik, tarım topraklarının parçalanması gibi etmenler, kırsal kesimde göçe neden olan itici faktörleri oluşturur. İş olanakları ve daha iyi yaşam koşulları ise kentlerdeki çekici faktörleri oluşturmaktadır.

Göçler, geçici ya da sürekli olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Tarım işçilerinin mevsimlik göçü, geçici iş gü cü göçlerindendir. Örneğin her yıl çok sayıda tarım işçisi, Çukurova’ya pamuk toplama döneminde mevsimlik göç etmektedir. Karadeniz’e çay ve fındık (Fotoğraf 2.35), Nevşehir ve Niğde’ye patates toplamak için gidenler de bu tür göçlere örnektir.
Tarım alanında çalışan işçilerin önemli bir kısmını, kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. İç kesimlerde tarımla ilgili çalışmalar sonbaharda bittiğinden bu dönemde iş bulmak için büyük kentlere mevsimlik göçler olur.
Yaylacılık da ekonomik nedenli, geçici göçlerdendir. Hayvancılıkla uğraşanlar, yaz döneminde gür otlakların bulunduğu yaylalara göç etmektedir.
Geçici göç nedenlerinden biri de turizmdir (Fotoğraf 2.36). İzmir, Muğla, Antalya ve Aydın’ın turistik alanları, yaz döneminde nüfusları önemli ölçüde artan yerlerdendir.

Göçler, iç ve dış göçler olmak üzere ikiye ayrılır:
a- İç Göçler
Ülke sınırları içinde gerçekleşen göçlere iç göç denir. Türkiye’de iç göç çok yoğundur. Bu göçlerin önemli bir kısmı kırsal kesimden kentlere doğru olmaktadır. Kentten kente gerçekleşen göçlerin büyük bir kısmı, küçük kentlerden büyük kentlere doğrudur. Kentten köye göçler olmakla birlikte bu tür göçler çok azdır. Bazı göçler ise önce köyden yakın bir kente, sonra oradan daha büyük kentlere gerçekleşmektedir. Bu tür göçlere aşamalı göç denir.
Cumhuriyetin başlangıcından 1960 yılına kadar geçen sürede, kırsal kesimden kente göç, çok azdı. 1960 yılından sonra kırsal kesimden kente doğru, yoğun bir göç başladı. Bu göçlerin başlıca nedenleri şunlardır:
- Tarım alanlarının az olması, artan nüfusun büyük çoğunluğunun topraksız kalması,
- Tarımda makineleşmeye bağlı olarak kırsal kesimdeki işsiz sayısının artması,
- Tarım topraklarının miras yoluyla bölüşülmesi ve tarım toprağının ailelere
1960 yılından sonra sanayileşme hızının artması, kentlerde iş gücüne olan gereksinimi artırmıştır. Bu durum kırsal yerleşmelerden kente büyük bir göç başlatmıştır. Göçler sonucu kentteki iş gücü açığı çok kısa bir sürede kapanmış; ancak kırsal kesimden kente göç azalmadığı gibi hızlanarak devam etmiştir. Sanayinin yanı sıra yeni iş alanları da bu göç eden nüfusa yetmemiş, bu sefer de kentlerde işsizlik artmıştır.
Ülkemizde hemen her yerleşim birimi hem göç almakta hem de göç vermektedir. Alınan göç ile verilen göç arasındaki fark net göç olarak ifade edilir. Net göç açısından Türkiye’de en fazla göç veren yerler, sanayi yönünden az gelişmiş, en fazla göç alan yerler ise gelişmiş yerlerdir.
Türkiye’de en fazla göç alan yerler Marmara, Ege ve Akdeniz’in kıyı kesimleri ve İç Anadolu’nun bazı illeridir. İstanbul, Bursa, Kocaeli, Antalya, İzmir, Balıkesir, Aydın, Muğla, Ankara ve Kayseri en çok göç alan illerdir.
Van, Yozgat, Diyarbakır, Erzurum, Kars, Muş, Zonguldak, Mardin, Çorum, Çankırı ve Ağrı en fazla göç veren yerlerdir (Fotoğraf 2.37).

b- Dış Göçler
Ülkeler arasında gerçekleşen göçe dış göç denir. Dış göçleri, yurt dışından Türkiye’ye ve Türkiye’den yurt dışına olmak üzere iki gruba ayırabiliriz.
Ülkemizden yurt dışına göç edenlerin önemli bir kısmı, Avrupa ülkelerine gitmektedir. Avrupa’ya gerçekleşen göçler, 1960 yılından sonra büyük bir önem kazanmıştır. Bunun nedenleri; bu dönemde Türkiye’de büyük bir iş gücü fazlasının ortaya çıkması ve Avrupa’nın ise iş gücüne ihtiyaç duymasıdır. Başta Almanya olmak üzere Fransa, Hollanda, İngiltere, Belçika ve İsveç, Türklerin en çok göç ettiği ülkelerdir. Yurt dışına giden vatandaşlarımızın sayısı 3 milyonu geçmiştir.
Diğer ülkelerden Türkiye’ye çalışmak amacıyla gelenler azdır.
Dış göçlerin bir türü de beyin göçüdür. Yüksek ücret, daha iyi çalışma olanakları, beyin göçünün başlıca nedenleridir. Türkiye’den başka ülkelere çalışmaya giden çok sayıda bilim insanı ve teknik eleman bulunmaktadır.
TÜRKİYE’DE KENTSEL ALANLARA GÖÇLER |
Türkiye’nin özel şartları düşünüldüğünde, göçü doğuran genel sebepler şöyle sıralanabilir:
(Mustafa ÖZTÜRK, Nihat ALTUNTEPE) |