Türkiye’nin Gölleri ve Özellikleri | Doğal ve Yapay Göller

Türkiye, göller bakımından zengin bir ülke değildir. Göllerin ülkemize dağılışı ise çok dengesizdir. Göllerin yoğunluk kazandığı alanlar Doğu Anadolu, İç Anadolu, Göller Yöresi ve Güney Marmara’dır (Harika 1.23).

Ülkemizdeki göllerin yüksekliği doğuya gidildikçe artmaktadır. Derinlik ve genişlikleri bakımından da farklılık gösteren göllerimizin tuzluluk oranları da farklıdır. Göllerimiz içinde tuzluluk oranı en az olanlar, dışarıya akıntısı bulunanlardır.

Harita 1.23 Türkiye’nin gölleri (www.hgk.msb.gov.tr)
Harita 1.23 Türkiye’nin gölleri (www.hgk.msb.gov.tr)

Türkiye’deki göller, doğal ve yapay göller olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

Ülkemizdeki doğal göller oluşumlarına göre tektonik, volkanik, karstik, buzul ve doğal set gölleri ile karma göller olmak üzere sınıflandırılmaktadır.

a) Tektonik Göller

Bu tür göller, yer kabuğu hareketleriyle meydana gelen çanaklarda oluşmuşlardır.

Ankara, Konya ve Aksaray illeri arasında bulunan Tuz Gölü (Fotoğraf 1.129), yüz ölçümü bakımından ülkemizin ikinci büyük gölü iken, son yıllarda sularındaki azalmadan dolayı üçüncü sıraya düşmüştür. Tektonik bir çanakta yer alan bu göl, kapalı bir havzada yer almaktadır. Tuzlu kaynaklarla beslendiği için tuz oranı çok yüksektir. Ortalama derinliği 40 cm olan gölün büyük bir kısmı yaz döneminde kurumaktadır. Ülkemizin tuz ihtiyacının yarısına yakını bu gölden elde edilmektedir.

Fotoğraf 1.129 Tuz Gölü (Konya, Aksaray, Ankara)
Fotoğraf 1.129 Tuz Gölü (Konya, Aksaray, Ankara)

Ülkemizin ikinci büyük doğal gölü ve en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir (Fotoğraf 1.130), tektonik bir çanakta yer almaktadır. Bu gölün yer altı ve yer üstü gideğenleri bulunduğundan tuzluluk oranı düşüktür.

Tektonik göllerden olan Burdur’un dışarıya akıntısı olmadığından tuz oranı yüksektir. Nesli azalmakta olan dikkuyruk ördeklerinin dünyadaki varlığının, yaklaşık yüzde 75’i bu gölde kışlamaktadır.

Fotoğraf 1.130 Beyşehir Gölü (Konya)
Fotoğraf 1.130 Beyşehir Gölü (Konya)

Denizli ili sınırlarında bulunan Acıgöl, Türkiye’nin tek doğal sodyum potansiyeline sahiptir. Dışarıya akıntısı olmayan ve derinliği ortalama bir buçuk metre olan gölün önemli bir kısmı yaz döneminde kurumaktadır. Gölün tabanında çökelen tuz, potasyum, sodyum ve sülfat; kâğıt, cam, deterjan, tekstil ve benzeri alanlarda kullanılmaktadır.

Güney Marmara’da birer tektonik çanakta yer alan Kuş (Manyas) ve Uluabat göllerinin Marmara Denizi’ne akıntıları bulunduğundan tuz oranları azdır. Bu göller, dünyaca tanınan kuş barınma alanlarındandır.

Güney Marmara’daki tektonik çanaklardan birinde bulunan ve Marmara’nın en büyük gölü olan İznik (Fotoğraf 1.131), fazla sularını bir gideğenle Marmara Denizi’ne boşaltmaktadır. Suları tatlı olan bu göl de ülkemizin önemli kuş barınma alanlarındandır.

Fotoğraf 1.131 İznik Gölü (Bursa)
Fotoğraf 1.131 İznik Gölü (Bursa)

Güney Marmara’daki tektonik çanaklarda meydana gelen göllerden biri de Sapanca’dır. Adapazarı ile İzmit arasında bulunan bu gölün de suları tatlıdır.

İç Anadolu’da yer alan Eber ve Akşehir gölleri de tektonik çanaklarda meydana gelmiştir. Bu iki gölü birbirine bağlayan dere Devlet Su İşleri tarafından kapatılmıştır. Her iki gölün de tuz oranı düşüktür.

Ülkemizdeki tektonik göllerden biri de Hazar Gölü’dür (Fotoğraf 1.132). Elâzığ ili sınırlarında bulunan bu gölün gideğeni, Dicle Nehri’nin kaynağını oluşturmaktadır. Suları tatlı olan bu gölden elektrik enerjisi elde edilmektedir.

Fotoğraf 1.132 Hazar gölü (Elâzığ)
Fotoğraf 1.132 Hazar gölü (Elâzığ)

b) Volkanik Göller

Ülkemizdeki volkanik göller krater, kaldera ve maar çanaklarında oluşmuşlardır. Bu göllerin en büyüğü Nemrut Kaldera Gölü’dür (Fotoğraf 1.133). Bitlis ili sınırlarında bulunan ve Nemrut Dağı’nın kalderasında yer alan bu göl, daha çok kar ve yağmur sularıyla beslenir. Bu gölün hemen yanında yer alan, daha çok yer altı kaynaklarıyla beslenen ve suları sıcak olan bir göl daha bulunmaktadır.

Fotoğraf 1.133 Nemrut Gölü (Bitlis)
Fotoğraf 1.133 Nemrut Gölü (Bitlis)

Ülkemizin “nazar boncuğu” olarak adlandırılan Meke Tuzlası Gölü (Fotoğraf 1.134), Karapınar yakınlarında yer alır. Bir patlama çukuru içinde yer alan gölün ortasında ada şeklinde bir volkan konisi bulunmaktadır. Derinliği az olan bu gölün tuzluluk oranı yüksektir. Bu gölün yakınında bulunan Acıgöl ise bir maar içinde oluşmuştur. Acıgöl’ün tuz oranı yüksektir.

Isparta yakınlarında yer alan Gölcük Gölü, bir kraterde yer almaktadır. Göl, kar ve yağmur sularıyla beslenmektedir.

Fotoğraf 1.134 Meke Tuzlası Gölü (Konya)
Fotoğraf 1.134 Meke Tuzlası Gölü (Konya)

c) Karstik Göller

Ülkemizdeki karstik göller dolin, uvala, obruk ve polyelerde oluşmuştur. Bu göllerin önemli bir kısmı Antalya, Burdur ve Konya illerinde yer alır. Bunlardan Konya ili sınırlarında bulunan Kızören Gölü’nün derinliği 145 metredir (Fotoğraf 1.135).

Yine Konya yakınlarında yer alan Timraş Gölü de bir obrukta oluşmuştur. Burdur yakınlarındaki Salda ve Kestel ile Antalya yakınlarındaki Avlan Gölü’de karstik göllerdendir.

Fotoğraf 1.135 Kızören Gölü (Konya)
Fotoğraf 1.135 Kızören Gölü (Konya)

ç) Buzul Gölleri

Türkiye’de buzulların etkili olduğu alanlar, yüksek dağlardır. Bu nedenle ülkemizde buzulların etkisiyle oluşan göllerin sayısı az olduğu gibi yüz ölçümleri de küçüktür.

Hakkâri yakınlarında yer alan ve Güneydoğu Toroslar’ın devamı olan dağlık alanda bulunan Gelyana ve Bey gölleri, ülkemizdeki buzul göllerinin en büyükleridir. Kaçkarlar üzerinde yer alan Mal Gölü ve Deligöl ile Uludağ üzerinde (Fotoğraf 1.136) yer alan Aynalıgöl, Kilimligöl ve Karagöl de buzul göllerindendir. Aladağlar, Bolkar ve Bingöl dağlarında da buzul göllerine rastlanır.

Fotoğraf 1.136 Buzul Gölü (Uludağ, Bursa)
Fotoğraf 1.136 Buzul Gölü (Uludağ, Bursa)

d) Doğal Set Gölleri

Ülkemizde bir çanağın önünün doğal setlerle kapanması sonucunda meydana gelen göllerin çeşitli örneklerine rastlanmaktadır. Bunların başlıcaları kıyı, heyelan, alüvyal ve volkanik set gölleridir.

Kıyı Set Gölleri

Türkiye’de kıyı set göllerinin tipik örneklerine İstanbul’da rastlanır. Eskiden birer koy iken dalga ve akıntıların taşıdıkları materyallerle koyun önünü kapatması sonucu oluşan Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Durusu (Fotoğraf 1.137) gölleri, kıyı set göllerinin başlıca örnekleridir.

Fotoğraf 1.137 Durusu Gölü (İstanbul)
Fotoğraf 1.137 Durusu Gölü (İstanbul)

Heyelan Set Gölleri

Ülkemizde heyelan set göllerine daha çok Karadeniz’de rastlanır. Bir çanağın önünün heyelan sonucu kapanmasıyla meydana gelen bu göllerin başlıcaları Sera (Trabzon), Tortum (Erzurum) (Fotoğraf 1.138), Abant ve Yedigöller’dir (Bolu).

Fotoğraf 1.138 Tortum Gölü (Erzurum)
Fotoğraf 1.138 Tortum Gölü (Erzurum)

Alüvyal Set Gölleri

Türkiye’de alüvyal set göllerinin iki farklı örneğine rastlanır. Bunlardan birincisi, alüvyonların bir derenin önünü kapatmasıyla oluşan göllerdir. Eymir (Ankara) (Fotoğraf 1.139), Mogan (Ankara) ve Köyceğiz (Muğla) bu tür göllerdendir. Çamiçi (Bafa) Gölü (Muğla-Aydın) ise Büyük Menderes nehrinin taşıdığı alüvyonları, bir körfezin girişinde biriktirmesi ve körfezin zamanla denizden koparak göl hâline gelmesiyle oluşmuştur.

Fotoğraf 1.139 Eymir Gölü (Ankara)
Fotoğraf 1.139 Eymir Gölü (Ankara)

Volkanik Set Gölleri

Volkanik faaliyetler sonucu çıkan materyallerin bir çanağın önünü kapatması sonucu oluşan göllerdir. Nazik, Erçek, Haçlı, Balık ve Çıldır (Fotoğraf 1.140) gölleri birer volkanik set gölüdür.

Fotoğraf 1.140 Çıldır Gölü (Ardahan, Kars)
Fotoğraf 1.140 Çıldır Gölü (Ardahan, Kars)

e) Karma Yapılı Göller

Ülkemizdeki göllerden bir kısmı da birden fazla etmenin etkisiyle oluşmuştur. Bu tür göllerin başlıcaları Van, Eğirdir ve Kovada gölleridir.

Ülkemizin en büyük gölü olan Van Gölü (Fotoğraf 1.141), tektonik bir çanağın önünün Nemrut’tan çıkan lavlarla kapanması sonucunda meydana gelmiştir. Kapalı bir havza olan Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür. Sularının yapısından dolayı içinde yaşayan canlı sayısı çok azdır. İnci kefali, bu gölde yaşayan balık türüdür.

Fotoğraf 1.141 Van Gölü (Van, Bitlis)
Fotoğraf 1.141 Van Gölü (Van, Bitlis)

Türkiye’nin dördüncü büyük gölü olan Eğirdir Gölü (Isparta) (Fotoğraf 1.142) ile Kovada Gölü (Isparta) tektonik çanaklarda çözünmeler sonucu meydana gelmiştir. Eğirdir Gölü’nün fazla suları Kovada Gölü’ne akmaktadır. Kovada ise fazla sularını Akdeniz’e ulaştırmaktadır. Bu nedenle her iki gölün de tuz oranı azdır.

Göllerimiz, ülkemizin iklimine olan etkileri ve birer ekosistem olmaları bakımından önem taşımaktadır. Tarım alanlarının sulanması, su ürünleri elde edilmesi, göl kenarındaki sazlıklardan yararlanılması ve göllerden elde edilen tuz ile çeşitli kimyasal maddeler bakımından da göllerimiz aynı zamanda önemli bir ekonomik kaynaktır.

*** Ülkemizdeki başlıca yapay göller barajlar ve göletlerdir. Atatürk, Keban, Karakaya, Hirfanlı, Seyhan, Oymapınar ve Demirköprü barajlarımızın bazılarıdır.

Yorum yapın