Yerleşme Yerinin Seçimi | Doğal ve Beşeri Faktörler

İnsanların barındığı, yaşamını sürdürdüğü ve çeşitli ekonomik etkinliklerde bulunduğu alana yerleşme denir.

Yeryüzünde yerleşik hayat, tarımsal üretimle başlamıştır (Resim 2.1). Günümüzden yaklaşık on bin yıl önce başlayan bu süreç, Neolitik Dönem olarak adlandırılmaktadır.

İnsanlar, yerleşik yaşama geçince yaptıkları meskenler sayesinde iklimin olumsuz etkilerinden, diğer topluluklardan ve vahşi hayvanlardan korunmaya başlamışlardır.

İnsanlar yerleşik hayata tarımsal üretimle başladıklarından ilk yerleşim yerlerinin seçiminde de tarıma elverişli olma belirleyici ölçüt olmuştur. Çin’de Sarıırmak ve Gökırmak, Hindistan’da Ganj ve İndus, Mısır’da Nil Nehri’nin  kıyıları  ile  Mezopotamya,  yeryüzünde ilk yerleşmelerin kurulduğu yerlerdendir.

Resim 2.1 Neolitik Dönem’deki yerleşmelerden biri (Çatalhöyük)
Resim 2.1 Neolitik Dönem’deki yerleşmelerden biri (Çatalhöyük)

Bu  alanların yerleşim  yeri olarak seçilmesinde tarıma elverişli arazilerin yanı sıra tatlı su kaynaklarının bulunması ve iklim koşullarının yaşamaya elverişli olması etkili olmuştur. Zamanla ekonomik etkinlikler çeşitlenmiş, tarım etkinlikleri gelişmiştir. Kanallar vasıtasıyla suyun başka alanlara taşınması, yerleşim yerlerinin genişlemesini sağlamıştır. Bir yandan yerleşim birimlerinin sayısı artarken bir yandan da kırsal yerleşim birimleri büyüyerek şehirlere dönüşmüştür.

Günümüzde yeryüzündeki yerleşmeler incelendiğinde yerleşmelerin olmadığı alanlar görüldüğü gibi yerleşmelerin yoğun olduğu alanlar da görülmektedir. Yerleşme alanının seçiminde etkili olan etmenler doğal ve beşerî olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

1.  Doğal Faktörler

Kara ve denizlerin dağılışı, su kaynakları, iklim koşulları, bitki örtüsü, yer şekilleri ve yükseklik, yerleşmenin dağılışını etkileyen doğal faktörlerdir.

Kara ve denizlerin dağılışı, yerleşmenin dağılışını önemli ölçüde etkilemektedir. Çünkü denizler, yerleşmenin yayılmasını engelleyen doğal bir etmendir (Fotoğraf 2.1). Bu nedenle karaların daha geniş yer kapladığı Kuzey Yarım Küre’de yerleşmeler daha fazladır. Ayrıca kara alanı az olan Hollanda gibi bazı ülkeler ise denizi doldurarak yerleşim alanı kazanmaktadır.

Fotoğraf 2.1 Denizler, yerleşmeyi sınırlandıran etmenlerdendir.
Fotoğraf 2.1 Denizler, yerleşmeyi sınırlandıran etmenlerdendir.

İnsanların yaşamını sürdürebilmesi için suya gereksinimleri vardır. Bu nedenle yaşayacakları yerin seçiminde su kaynaklarına yakınlık büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle yerleşmeler su kenarlarına ya da suya erişimin kolay olduğu alanlara kurulmaktadır.

Yerleşim yerinin seçiminde önemli faktörlerden biri de iklim koşullarıdır. Çünkü sıcaklığın çok düşük olduğu kutup bölgeleri insan yaşamına elverişli değildir. Bu nedenle Antarktika Kıtası ile Grönland Adası’nın iç kısımları yerleşmelerin olmadığı alanlardır.

Aynı şekilde yağışın az olduğu alanlar da yerleşmeye elverişli değildir. Bu nedenle yeryüzünün önemli bir kısmını kaplayan çöller, yerleşmelerin çok az olduğu alanlardır. Örneğin Kuzey Afrika’da yer alan Büyük Sahra, Güney Afrika’da yer alan Kalahari, Orta ve Batı Avustralya, Güney Amerika’da Atakama, Kuzey Amerika’da Arizona, Kaliforniya, Arabistan Yarımadası ve Orta Asya çölleri yeryüzünde yerleşmelerin en az olduğu alanlardır.

Bu çöllerin önemli bir kısmında yerleşme yoktur (Fotoğraf 2.2). Bu bölgelerde yerleşmeler vaha adı verilen su kenarlarında kurulmuştur.

Fotoğraf 2.2 Çöller, yerleşmeyi sınırlandıran etmenlerdendir.
Fotoğraf 2.2 Çöller, yerleşmeyi sınırlandıran etmenlerdendir.

Yerleşmeyi sınırlandıran etmenlerden biri de bitki örtüsüdür. Gür ormanlarla kaplı alanlarda da yerleşme yerleri azdır. Örneğin Amazon ve Kongo ormanları, yerleşmelerin az olduğu alanlardandır.

Yer şekilleri yerleşmelerin dağılışını önemli ölçüde etkilemektedir. Geniş yer kaplayan ve yüksekliği fazla olan dağlık alanlarda yerleşme yerleri azdır. Örneğin Himalayalar’ın zirvelerinde yerleşmeler görülmezken bu dağlık alanın alçak kesimlerinde de yerleşmeler azdır (Fotoğraf 2.3). Yükselti, sıcaklığı etkilediğinden dolayı yükseltisi fazla olan yerler yerleşmeye elverişli değildir. Bu nedenle yükseklere çıkıldıkça yerleşmeler azalmaktadır.

Fotoğraf 2.3 Himalaya Dağları’ndan bir görünüm
Fotoğraf 2.3 Himalaya Dağları’ndan bir görünüm

Örneğin yeryüzündeki yerleşmelerin büyük bir kısmı yükseltisi 500 metrenin altındaki yerlerde bulunmaktadır. Ancak bu duruma ekvatoral iklim bölgesi istisna olarak gösterilebilir. Çünkü bu iklim bölgesinde yükseltisi 2000 metre civarındaki yerler, iklim koşulları bakımından yaşamaya daha elverişlidir.

Bu nedenle ekvatoral iklim bölgesinde belirli bir yüksekliğe kadar yerleşmeler artmaktadır. Örneğin Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’nın yüksekliği 2200 metreden fazladır (Fotoğraf 2.4).

Fotoğraf 2.4 Addis Ababa (Etiyopya)
Fotoğraf 2.4 Addis Ababa (Etiyopya)

2.  Beşerî Faktörler

Yeryüzünde yerleşme yerinin seçiminde etkili olan başlıca etmenler tarım, madencilik, turizm, ulaşım ve sanayileşmedir.

Yeryüzünde ilk yerleşmeler, tarımla başlamıştır. Sonraki süreçte tarım alanları hızla büyümüş, yeryüzünün önemli bir kısmını tarım alanları oluşturmuştur. Bu alanlar ve yakın çevresi, yeryüzünde yerleşmelerin fazla olduğu alanlardır. Tarımın yanı sıra tarımın bir kolu olan hayvancılık ve ormancılık da yerleşme yerinin seçiminde önemli rol oynamıştır.

Madencilik, Kalkolitik Dönem adı verilen ve günümüzden yaklaşık 6 bin yıl önce başlayan dönemdir. Bu dönemde madenlerin işlenmeye başlanması, yerleşim yerinin seçiminde etkili olmaya başlamıştır. Günümüzde bazı yerleşmeler, maden çıkarılan alanların yakınında kurulmuştur. Örneğin Almanya’nın Essen şehrinin büyüyüp gelişmesinde bu yörede çıkarılan kömür yatakları etkili olmuştur.

Yerleşme alanlarının seçiminde ya da bazı yerleşmelerin büyümesinde turizmin ve ticaretin etkisi fazladır (Fotoğraf 2.5). Turizme bağlı olarak konaklama, eğlence ve alışveriş merkezlerinin artması, yerleşim biriminin büyümesini sağlamaktadır.

Fotoğraf 2.5 Turizm şehirlerinden biri (Santa Barbara, ABD)
Fotoğraf 2.5 Turizm şehirlerinden biri (Santa Barbara, ABD)

>> Dünyanın En Yüksek Yerleşim Yeri Peru La Rinconada Altın Madeni (Okumak için tıklayın)

Ulaşım, bütün yerleşim birimlerinin kuruluşunu ve büyümesini etkiler. Ulaşım koşulları gelişmemiş olan yerlerde yerleşim birimleri az iken ulaşımın gelişmiş olduğu yerlerde yerleşim birimleri fazladır. Ayrıca ulaşıma elverişli olan şehirler, hızla büyüyüp gelişmektedir. Örneğin Hamburg’un (Fotoğraf 2.6) gelişmesinde bu şehirde bütün ulaşım sistemlerinin gelişmiş olmasının da payı büyüktür.

Fotoğraf 2.6 Hamburg’dan bir görünüm
Fotoğraf 2.6 Hamburg’dan bir görünüm

Sanayileşme günümüzde yerleşmeleri etkileyen önemli bir faktördür.

Sanayi Devrimi’nden sonra fabrikaların kurulduğu yerler önemli birer çekim merkezi hâline gelmiş, bu tür yerleşim birimleri hızla büyüyerek gelişmişlerdir. Günümüzde hâlen sanayi bakımından gelişmiş olan yerler, yerleşme açısından da büyüyüp gelişmektedirler. Örneğin bir teknoloji kenti olan Tokyo (Fotoğraf 2.7), barındırdığı 35 milyondan fazla nüfusuyla gelişmesi devam eden yerleşim birimlerindendir.

Fotoğraf 2.7 Tokyo’dan bir görünüm
Fotoğraf 2.7 Tokyo’dan bir görünüm

Yorum yapın