Doğal Ortamı Neden Korumalıyız?

Geçtiğimiz birkaç yüzyılda, insanların biyolojik çeşitlilik üzerinde özellikle olumsuz etkileri oldu ve insanlar, genel olarak rolünün daha fazla farkına varmaya başladılar. Biyoçeşitlilik, dünyadaki hayatın son derece önemli bir parçasıdır ve tüm bu canlılar birbirine bağımlıdır.

Dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte biri tarım arazisi olarak kullanılmaktadır ve bu genellikle göz ardı edilen bir sorundur. En verimli topraklar genelde en iyi iklimlerde bulunur ve bu da genellikle en fazla biyoçeşitliliğin bulunduğu yerdir. Örneğin yağmur ormanları kesilmekte ve çiftliklere dönüştürülmektedir. Dahası, artan yoğun tarım bir endişe kaynağıdır.

Biyoçeşitlilik için bir başka tehdit de türlerin doğrudan doğruya insanlar tarafından aşırı avlanma yolu ile yok edilmesidir.

Birçok kirletici inanılmaz derecede hızlı bir şekilde dağılmaktadır. Uzun vadeli kirlilik, düşük seviyelerde dahi olsa büyük bir endişe kaynağıdır, çünkü yaşam zinciri boyunca tüm ekosistemleri etkileyebilir.

Bazıları, insan ihtiyaçlarından ayrı olarak biyoçeşitliliğin korunması gerektiğine inanıyor. Bu görüş, insanın doğadan ayrı olmadığı, doğanın bir parçası olduğu fikrine dayanmaktadır. Bu görüşün dayandığı ilke, insanın doğayı yaratmadığı ve bu nedenle onu yok etme hakkı bulunmadığıdır.

Diğer bir görüş ise biyoçeşitliliğin insanlar için değerli olduğu fikrine dayanmaktadır. Sağlıklı kalabilmek için sebzeden hayvana kadar çeşitli canlıların tüketilmesi doğal ve gereklidir. Kıyafet yapmak için de yaşam çeşitliliğine ihtiyacımız vardır. Pamuk ya da hayvan derisi gibi.

Ayrıca mevcut kaynaklardan üretilen ilaçlar bulunmaktadır. Bunların inanılmaz derecede değerli oldukları ispatlanmıştır.

(http://serendip.brynmawr.edu)

Yorum yapın