Türkiye’de Sanayi

Sanayi, ham veya yarı işlenmiş maddelerin çeşitli işlemlerden geçirilerek kullanılabilir duruma getirilmesidir. Aynı zamanda bu maddeleri işleme tekniklerini içeren bir ifadedir. Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen ve 18. yüzyılda İngiltere’de başlayan bu ekonomik etkinlik, kısa süre içinde pek çok ülkeyi etkisi altına almıştır. Sanayileşmenin ülkemizdeki etkisi ise birçok ülkeye göre daha geç olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman ülkemizdeki başlıca sanayi dalları Osmanlı’dan kalan dokuma, deri, gıda ve askerî araçlar üreten sanayi kollarıydı. Atatürk’ün önderliğinde başlatılan sanayileşme hareketi çok kısa bir süre içinde etkisini göstermiş ve ülkemiz, hızlı bir sanayileşme sürecine girmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme için gerçekleştirilen önemli etkinliklerden biri, İzmir İktisat Kongresi’dir. 1923’te gerçekleştirilen bu kongrede alınan bazı kararlar şöyledir:

  • Ham maddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması
  • El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
  • Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ hâline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.
  • Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır.
  • Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması
  • Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
  • Sanayinin teşviki ve millî bankaların kurulması sağlanmalıdır.
  • Demir yolu inşaat programına bağlanmalıdır.
  • İş erbabına amele değil işçi
  • Sendika hakkı tanınmalıdır. (http://www.kurtulussavasi.gen.tr)

Ülkemizde sanayileşme adına gerçekleştirilen önemli gelişmelerden biri de 1927’de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu’dur. Bu kanuna göre yatırımcılara karşılıksız arsa verilmesi ve bu kuruluşların vergiden muaf tutulması kabul edilmiş, böylece sanayinin gelişmesi için girişimcilere destek olunmuştur.

Sanayileşme alanındaki girişimlerden biri de 1933’te uygulanmaya başlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’dır. Bu plan çerçevesinde hedefler belirlenmiş ve yatırımlar yapılmıştır. İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle uygulanamamıştır.

Sanayileşme adına başlatılan bu çalışmalar kısa süre içinde ürünlerini vermeye başlamıştır. Çimento (Ankara, 1928), dokuma (Bursa, 1927), kükürt (Keçiborlu, 1936), şeker (Alpullu, Kırklareli ve Uşak 1926), kâğıt ve selüloz (İzmit, 1939) ile bakır işletmeleri (Maden, 1939) cumhuriyetin ilk yıllarında üretime geçen sanayi kuruluşlarının başlıcalarıdır.

Sonraki süreçte de sanayileşme hareketi devam etmiştir. Günümüzde ülkemiz, çok sayıda sanayi kuruluşuna sahiptir. Bu sanayi kuruluşlarının kuruldukları yerleri belirleyen faktörlerin başlıcaları ham madde, ulaşım, enerji kaynağı, pazar, iş gücü, sermaye ve iklim koşullarıdır.

Sanayi Kuruluşlarının Dağılışını Etkileyen Faktörler

Ham MaddeUlaşımEnerji Kaynağı
Pazarİş GücüSermaye
İklim

a) Ham Madde

Ham madde, bir ürünün üretiminde kullanılan temel maddedir. Bu maddeler demir, bakır ve krom gibi yer altı kaynakları olabileceği gibi tarımsal ve hayvansal ürünler gibi yer üstü kaynakları da olabilmektedir. Ülkemiz, gerek yer altı gerek yer üstü ham maddeleri bakımından zengin bir ülkedir.

Türkiye’de fabrikaların önemli bir kısmının kuruluş yerinin belirlenmesinde ham maddeye yakınlık belirleyici olmuştur. Üretildikten sonra uzak mesafelere taşınınca bozulan tarım ürünlerini işleyen fabrikalar, bu ürünlerin üretildiği yerlerin yakınına kurulmaktadır (Fotoğraf 2.140).

Ayrıca üretim sırasında önemli bir kısmı atığa dönüşen ham maddeleri işleyen fabrikaların kuruluş yeri belirlenirken de ham maddeye yakınlık tercih edilmektedir. Örneğin bir ağaç işlenirken en fazla %40’ı ham madde olarak kullanılmakta, diğerleri atık olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle kereste ve kâğıt fabrikaları, daha çok orman alanlarına yakın yerlerde kurulmaktadır.

Fotoğraf 2.140 Çay fabrikaları, ham maddeye yakın yerlere kurulur.
Fotoğraf 2.140 Çay fabrikaları, ham maddeye yakın yerlere kurulur.

Ülkemizde ham maddeye yakın yerlerde kurulan fabrikalardan biri kâğıt fabrikalarıdır. Aksu (Giresun), Çaycuma (Zonguldak), Taşköprü (Zonguldak), Balıkesir, Dalaman (Muğla) ve Taşucu (Mersin) kâğıt fabrikaları orman alanlarına yakın yerlerde kurulmuştur. Orman alanlarına yakın yerlerde kurulan fabrikalardan biri de kereste fabrikalarıdır. Kastamonu, Bolu, Düzce, Samsun, Balıkesir ve İzmir’de kereste fabrikalarının bulunmasının nedeni ham maddeye yakınlıktır.

Şeker pancarı söküldükten bir süre sonra bozulduğu ve uzak mesafelere taşındığında maliyeti arttığı için bu ürün, şeker fabrikalarına yakın yerlerde yetiştirilir. Şeker fabrikaları (Fotoğraf 2.141) ise şeker pancarı yetiştirilebilecek yerlere kurulur. Ülkemizdeki başlıca şeker fabrikaları Afyon, Ağrı, Alpullu, Ankara, Bor, Burdur, Çarşamba, Çorum, Elâzığ, Elbistan, Erciş, Ereğli, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Ilgın, Kars, Kastamonu, Kırşehir, Malatya, Muş, Susurluk, Turhal, Uşak ve Yozgat’ta bulunmaktadır.

Fotoğraf 2.141 Burdur Şeker Fabrikası
Fotoğraf 2.141 Burdur Şeker Fabrikası

Ham  maddeye  yakın  yerlerde  kurulan fabrikalardan biri de yağ sanayisidir. Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Mersin, Antalya, Hatay ve Gaziantep gibi zeytinyağı fabrikaları bulunan iller, aynı zamanda zeytin üretilen yerlerdir.

Türkiye’deki pamuklu dokuma fabrikalarının büyük bir  kısmı  pamuk  üre tim alanlarında kurulmuştur. Gaziantep, Kahramanmaraş (Fotoğraf 2.142), Adana, Nazilli, İzmir ve Manisa pamuklu dokuma fabrikalarının bulunduğu yerlerdir.

Fotoğraf 2.142 Pamuklu dokuma fabrikası (Kahramanmaraş)
Fotoğraf 2.142 Pamuklu dokuma fabrikası (Kahramanmaraş)

Çay fabrikaları aynı zamanda çay üretim alanı olan Rize, Giresun, Trabzon ve Artvin illerinde bulunmaktadır.

Samsun, Tokat, Manisa, İzmir, Adana ve Malatya’da sigara fabrikaları kurulmasının nedeni bu illerde aynı zamanda tütün üretilmesidir.

Ankara, Konya ve Eskişehir’de unlu ürünleri; Ağrı, Kars, Trabzon, Erzurum, Edirne ve Afyon’da et ve süt ürünlerini işleyen fabrikaların kurulmasında ham maddeye yakınlık göz önünde bulundurulmuştur.

Ham maddeye yakın yerlerde kurulan fabrikalara konserve ve içecek üretenleri de örnek olarak verebiliriz. Bu fabrikaların Çanakkale, Balıkesir, Bursa, İzmir, Aydın’da yoğunlaşması buralarda sebze ve meyve üretimiyle ilgilidir.

Türkiye’de ham madde kaynağına yakın yerlerde kurulan fabrikalardan bazıları da şunlardır:

  • Elâzığ krom işletmeleri
  • Seydişehir Alüminyum Fabrikası
  • Batman Petrol Rafinerisi
  • Maden ve Murgul bakır işletmeleri
  • Bursa ipekli dokuma fabrikası
  • Uşak, Kula, Gördes, Milas, Hereke, Bünyan, Isparta, Sivas, Siirt ve Gaziantep’te halı, kilim ve battaniye dokumacılığı

b) Ulaşım

Ham maddelerin fabrikaya, üretilen sanayi ürünlerinin ise pazara ulaştırılması açısından ulaşım sektörü büyük bir öneme sahiptir. Ürünlerin daha düşük maliyetle taşınması bakımından öncelikle deniz yolu, sonra demir yolu tercih edilmektedir. Bu nedenle demir yolu bağlantısı da bulunan limanlar, aynı zamanda sanayileşme bakımından çekim alanlarıdır. Örneğin İskenderun’da demir çelik ve Samsun’da (Fotoğraf 2.143) bakır fabrikalarının kurulmasında ulaşım koşulları belirleyici olmuştur.

Aynı şekilde İzmir, İzmit ve Mersin’de petrol rafinerilerinin; İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa ve İzmir’de otomotiv sanayisinin gelişmesinde de ulaşımın payı büyüktür.

Fotoğraf 2.143 Samsun bakır işletmeleri
Fotoğraf 2.143 Samsun bakır işletmeleri

c) Enerji Kaynağı

Sanayileşmede en önemli etmenlerden biri enerjidir. Çünkü fabrikalardaki makineleri çalıştırmak, bazen de yüksek ısı elde etmek için fazla miktarda enerjiye ihtiyaç vardır. Ülkemizdeki başlıca enerji kaynakları taş kömürü, linyit, petrol, doğal gaz, hidroelektrik enerji ve rüzgâr gücüdür. Bazı sanayi kolları bu enerji kaynaklarına yakın yerlerde kurulmaktadır. Örneğin rüzgâr gücünden elektrik enerjisi elde etmek için rüzgârın sürekliliği ve şiddeti önemlidir. Bu bakımdan en elverişli yerler Ege ve Marmara bölgeleri olduğundan rüzgâr santrallerinin büyük bir kısmı buralara kurulmuştur.

Fotoğraf 2.144 Ereğli Demir Çelik Fabrikası
Fotoğraf 2.144 Ereğli Demir Çelik Fabrikası

Linyit kullanılarak elektrik enerjisi üreten termik santraller, linyitin çıkarıldığı yerlere kurulmuştur. Örneğin Yatağan, Soma, Tavşanlı, Tunçbilek ve Afşin-Elbistan termik santrallerinin kuruluş yerinin belirlenmesinde linyit yatakları belirleyici olmuştur. Enerji kaynağına yakın yerde kurulan fabrika örneklerinden biri de Karabük ve Ereğli (Zonguldak) (Fotoğraf 2.144) demir çelik fabrikalarıdır. Bu fabrikalarda demir ve çelik elde etmek için yüksek ısıya ihtiyaç duyulmakta, bu ısı da taş kömüründen elde edilmektedir. Türkiye’nin taş kömürü yatakları Batı Karadeniz’de bulunduğu için ülkemizdeki demir çelik fabrikalarının ikisi burada kurulmuştur.

ç) Pazar

Fabrikalar ticari kuruluşlar olduğundan buralardaki üretim, üretilenlerin tüketilmesine bağlıdır. Bu nedenle sanayileşmede pazar önemli bir etmendir ve bazı sanayi kuruluşlarının kurulacağı yer belirlenirken pazar koşulları da göz önünde bulundurulur.

Örneğin ekmek fabrikaları (Fotoğraf 2.145), et ve süt ürünleri işleyen fabrikalar ile tekstil fabrikalarının önemli bir kısmı İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Konya gibi nüfusu dolayısıyla tüketimi çok olan şehirlerde kurulmuştur.

Fotoğraf 2.145 Ekmek fabrikalarının büyük bir kısmı büyük şehirlerde kurulmuştur.
Fotoğraf 2.145 Ekmek fabrikalarının büyük bir kısmı büyük şehirlerde kurulmuştur.

d) İş Gücü

15 ile 65 yaş arasında bulunan yani çalışma çağındaki nüfus iş gücünü oluşturmaktadır (Fotoğraf 2.156). İş gücü de kendi içinde nitelikli ve niteliksiz olmak üzere ikiye ayrılır. Bir sanata, eğitime veya beceriye dayanan nitelikli iş gücü sanayileşme açısından önem taşımaktadır. Ülkemiz hem nitelikli hem de niteliksiz iş gücü bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle sanayi kuruluşları bu bakımdan sıkıntı çekmemektedir.

Fotoğraf 2.156 Türkiye, iş gücü potansiyeli yüksek olan bir ülkedir.
Fotoğraf 2.156 Türkiye, iş gücü potansiyeli yüksek olan bir ülkedir.

e) Sermaye

Sanayileşmede temel koşul sermayedir. Çünkü üretim için gerekli olan ham madde, makineler ve  iş gücünün bir araya getirilmesi sermayeye bağlıdır. Ülkemizde sanayinin gelişmiş ülkeler düzeyinde olmamasının ana nedeni sermayenin yetersiz olmasıdır.

Türkiye’de millî gelirden en fazla pay alan, dolayısıyla sermaye birikimi en fazla olan şehir İstanbul’dur. Bu nedenle ülkemizdeki sanayi kuruluşlarının önemli bir kısmı bu şehirdedir. Aynı şekilde sermaye birikimi fazla olan Ankara, İzmit, Bursa, İzmir, Adana, Samsun ve Konya gibi şehirlerde sanayi diğer şehirlere göre daha fazla gelişmiştir.

f) İklim

Sanayileşmede iklim koşulları da önem taşımaktadır. Kışların ılık olması, iş yerlerinin ısıtma maliyetini düşürmektedir. Ayrıca sıcaklığın çok düşük olması çalışanların veriminin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının önemli bir kısmı, iklimin daha elverişli olduğu kıyı kesiminde toplanmıştır.

Yorum yapın