Türkiye’de Yerleşmelerin Dağılışı

Anadolu, yeryüzündeki ilk yerleşmelerin kurulduğu alanlardandır. Su, verimli topraklar, elverişli iklim koşulları ve savunmaya elverişli olması bu alanların yerleşim birimi olarak kullanılmasının başlıca nedenleridir.

Ülkemizdeki araştırmalar, mağaralarımızın bir kısmının tarih öncesi dönemlerde ve sonraki zamanlarda barınak olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Antalya, Samsun, Trabzon, Diyarbakır, Burdur ve İstanbul, bu tür mağaraların bulunduğu şehirlerden bazılarıdır. Örneğin Antalya ili sınırları içinde yer alan Karain, Beldibi ve Öküzini mağaraları ile İstanbul’da yer alan Yarımburgaz (Fotoğraf 2.21), bu tür mağaralardandır.

Fotoğraf 2.21 Yarımburgaz Mağaraları’ndan bir görünüm
Fotoğraf 2.21 Yarımburgaz Mağaraları’ndan bir görünüm

Ülkemizdeki eski yerleşme kalıntılarından biri de höyüklerdir. Anadolu topraklarında tarıma dayalı yerleşmelerin kurulmuş olduğu bu yerleşme yerlerinin kalıntılarına birçok yerde rastlanmaktadır. Bunlardan biri olan Çatalhöyük (Harita 2.1), Konya yakınlarında yer almaktadır. Bir akarsu yakınında kurulmuş olan bu yerleşim biriminin tarihi MÖ 7400 yıllarına dayanmaktadır.

Harita 2.1 Anadolu’daki ilk yaşam alanlarından bazıları (media1.britannica.com)
Harita 2.1 Anadolu’daki ilk yaşam alanlarından bazıları (media1.britannica.com)

ANADOLU’DA İLK YERLEŞMELER: ÇATALHÖYÜK

Daha çok Anadolu’nun güneyinde yoğunlaşmış bulunan Erken Neolitik Çağ höyüklerinden  en ünlüsü Konya sınırları içindeki Çatalhöyük’tür. Çatalhöyük 450 x 275 m boyutlarında ve 17  m yüksekliğinde olup birbirini takip eden 14 yapı katından oluşmaktadır. Yapılan kıyaslamalara göre MÖ 7024 6449 yılları arasına tarihlenen Çatalhöyük’ün binden fazla konuta sahip olduğu ve 5-10 bin kişilik bir nüfus barındırdığı hesaplanmıştır.

Çatalhöyük Erken Neolitik Çağ konutları, tek katlı ve düz damlıdır. Taş temelsiz kerpiç duvarlar zaman zaman ahşap dikme ve kirişlerle desteklenmiştir. Evler birbirine bitişiktir ve dışa bakan yüzleri, aralarında hiçbir açıklık olmaksızın kör bırakılarak bir tür ilkel savunma sistemi gerçekleştirilmiştir. Mahalleler oluşturacak biçimde kümelenmiş evlerin aralarında sokak bulunmaz; ancak zaman zaman büyük avlulara ve ağıllara yer verilmiştir.

İçlerindeki buluntulara ve süslemelerine göre kimileri kutsal olarak nitelenen bu yapıların iç düzenlemeleri aynıdır. Genellikle kapısız  olan bu yapılara damlardaki bir açıklıktan ahşap merdivenlerle girilebiliyor, esas oda ile depolar arasındaki geçiş ise zeminden yüksekte açılmış, deliklerle sağlanıyordu. Odaların içinde ocak ve fırınlardan başka, duvar diplerinde kerpiçten sekiler yer almaktaydı. Oturmak ve yatmak için kullanılan bu sekilerin altında aile bireylerinin mezarları vardı.

Ekonomisi tarım, hayvancılık ve ticarete dayanan Çatalhöyük’te ekmeklik buğday, arpa, bakla, bezelyegiller ve mercimek gibi ürünler yetiştirilmekte idi. Sığır, koyun, keçi, domuz ve köpek evcilleştirilmişti. Avcılığın hâlâ önemli bir yeri vardır.

(http://www.kulturportali.gov.tr)

Çorum yakınlarında yer alan Alacahöyük’te yapılan kazılar, buradaki yerleşmelerin Neolitik Dönem’in ilk aşamalarında başladığını ve günümüzden yaklaşık 9000 yıl önce bu alanda yerleşildiğini ortaya koymaktadır.

Şanlıurfa yakınlarında yer alan Göbeklitepe’de (Fotoğraf 2.22) yapılan kazılarda ise hem dünya tarihine yeni bir ışık tutmuş hem de ülkemizdeki yerleşmelerin tarihini 12.000 yıl öncesine götürmüştür.

Fotoğraf 2.22 Göbeklitepe kazı alanından bir görünüm
Fotoğraf 2.22 Göbeklitepe kazı alanından bir görünüm

Burada bulunan tapınakların şimdiye kadar yeryüzünde bilinen en eski tapınaklar olduğu ortaya konulmuştur. Böylece yeryüzündeki ilk yerleşmelerin günümüzden 10.000 yıl değil, 12.000 yıl önce başladığı anlaşılmıştır.

Van (Tilkitepe), Burdur (Hacılar), Malatya (Arslantepe), Mersin (Yümüktepe) ve Yozgat (Alişar) gibi yerler ülkemizdeki Neolitik yerleşmelerin bulunduğu illerimizin bazılarıdır.

Ülkemiz, ilk yerleşmelerin başladığı Neolitik Dönem’den günümüze kadar birçok uygarlığın yerleşim alanı olmuştur. Yeryüzündeki ilk yerleşim alanlarından biri olmasına rağmen, ülkemizin her yeri, aynı derecede yerleşmeye elverişli değildir. Bunun nedeni ülkemizin doğal ve beşerî bakımdan farklı özelliklere sahip alanlardan oluşmasıdır. Buna göre ülkemizde yerleşmenin dağılışını etkileyen etmenler, doğal ve beşerî etmenler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

>> Yerleşmeyi Etkileyen Doğal Etmenler

>> Yerleşmeyi Etkileyen Beşerî Etmenler

Yorum yapın