Kıyılardan bazılarında yüksek uçurumlar yer alırken bazı kıyılarda ise geniş kumsallar bulunmaktadır. Kıyılardaki bu şekillerin oluşumuna etki eden etmenler iç ve dış kuvvetlerdir.
Kıyının ilk şeklini iç kuvvetler oluşturur. Kıyıları dış kuvvetler değiştirir, biçimlendirir. Bu olaylar gerçekleşirken iç kuvvetler yeniden etkili olabilir. Rüzgârlar, kıyıda kumul oluşumuna etki eder. Akarsular, kıyılarda delta veya haliç oluşumuna neden olur. Buzullar ise yüksek enlemlerde kıyı biçimlenmesine katkıda bulunur.
Kıyıdan başlayan sığ deniz tabanına kıta sahanlığı ya da şelf alanı denir. Bu alan 200 metre derinliğe kadar olan kısımdır. Dik kıyılarda bu alan dar iken eğimin az olduğu kıyılarda geniştir. Kıta sahanlığının dar ya da geniş olması da kıyı biçimlenmesi bakımından önem taşır.
Kıyı biçimlenmesi açısından deniz suyunun hareketleri önemlidir. Deniz suyunun hareketleri dalga, akıntı ve gelgit olmak üzere üçe ayrılır.
Dalga, deniz suyunun salınım hareketidir (Fotoğraf 1.65). Dalga oluşumunda en önemli etmen rüzgârdır. Deprem ve volkanik olaylar sonucunda da dalgalar oluşmaktadır. Fakat kıyıların biçimlenmesi ve süreklilik bakımından rüzgârların oluşturduğu dalgalar daha önemlidir.
Dalgaların oluşturduğu şekiller kıyı gerisindeki yer şekillerine bağlıdır. Kıyıdan itibaren dağların ya da platoların yükseldiği yerlerde dalgalar çarparak kabartıların alt kısımlarını oyar. Zamanla üst kısımların çökmesine bağlı olarak kıyıda dalga etkisiyle oluşan bir dik yüzey oluşur. Bu tür şekillere falez ya da yalıyar denir (Fotoğraf 1.66). Bu aşınma süreci kıyıda bir düzlük oluşuncaya kadar devam eder.
Kıyı gerisinde düzlüklerin bulunduğu yerlerde dalgalar, kıyıya tam olarak ulaşamaz. Kıyıya yakın bir yerde dibe sürtündüğü için çatlar. Bu tür kıyılarda dalgalar, ufalanmış materyalleri birbirine sürterek kıyıyı düzleştirmeye çalışır.
Deniz hareketlerinden biri de akıntılardır. Akıntıların oluşumunun başlıca nedenleri yoğunluk farkı, seviye farkı ve rüzgârdır. Akıntılarla sürüklenen sular, belirli bir derinliğe kadar alt kısımlardaki suları da hareket ettirmektedir. Yer şekillerinin oluşumu bakımından akıntıların önemi fazladır. Akıntılar ufalanmış materyalleri sürükleyerek kıyı şekillerinin oluşumuna katkıda bulunur.
Dalga ve akıntıların oluşturduğu başlıca şekiller kıyı oku, lagün ve tombolodur.
Kıyı oku, dalga ve akıntıların biriktirmesiyle oluşan, bir ucu karaya bağlı yığınaklardır (Fotoğraf 1.67). Bu birikintiler kıyıya paralel olarak gelişirse kıyı kordonu olarak adlandırılır. Kıyı kordonları bazen bir koyun önünü kapatarak koyu, göl hâline getirir. Bu tür göllere lagün ya da deniz kulağı denir (Fotoğraf 1.68).
Kıyı oklarının kıyıya yakın bir adayı kıyıya bağlaması sonucunda ada, yarımada hâline gelir. Bu tür şekiller tombolo ya da saplı ada olarak adlandırılır (Fotoğraf 1.69).
Deniz hareketlerinden biri de gelgittir. Gelgit, Ay ve Güneş’in çekim gücüne bağlı olarak meydana gelmektedir. Ay, Dünya’ya daha yakın olduğundan Ay’ın çekim gücü Güneş’e göre daha çok etkili olmaktadır. Bu nedenle bir ay gününde (24 saat 50 dakikada) sular iki kez kabarıp iki kez de çekilmektedir.
Suların kabarık olduğu dönem ile çekik olduğu dönem arasındaki seviye farkına gelgit genliği denir. Gelgit genliği iç denizlerde az, okyanus kıyılarında fazladır. Ayrıca Ay ve Güneş’in aynı doğrultuda oldukları zaman da gelgit genliği artmaktadır.
Gelgit genliğinin fazla olduğu kıyılardaki akarsu ağızları, gelgit akıntılarından dolayı aşınmakta ve genişlemektedir. Böylece deniz akarsu ağzına doğru huni biçiminde ilerlemektedir. Bu tip kıyılara haliç denir (Fotoğraf 1.70).